Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Hayat bir mücadele mi?



Eğer hayat, kuvvetlinin zayıfı yutması, ezmesi anlamında ise bu yanlıştır. Çünkü kâinatta güneşin, yağmur bulutlarının Arz’ın; bitkilerin hayvanlara, hayvanların insanların yardımına koşmaları gibi faaliyetler yardımlaşmadan ibarettir.

Mücadele söz konusu olduğunda ise şeytan, nefis ve onların süflî arzularıyla mücadele edilir.

Evet insan, cinnî ve insî şeytanlarla, nefsin heva ve hevesleriyle, aşağılatıcı davranışlar ve huylardan korunmak, kalp ve ruhunu arındırmak ve ebedî helâketten kurtulmak için mücadele etmekle yükümlüdür.

Kur’ân der ki: “Şeytandan sana bir vesvese geldiğinde Allah’a sığın. Muhakkak ki O, herşeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir. Takva sahipleri, kendilerine şeytandan bir vesvese iliştiğinde güzelce düşünürler ve hakkı görüverirler.” (A’raf Sûresi: 200-201)

Hz. Ömer zamanında yaşanan şu olay, o günün dünyasında İslâmın nasıl iliklere kadar işlediğinin canlı örneklerindendir. Bir delikanlı vardı mescide devam eden. Yaşlı da bir babası vardı. Yatsı namazını kılıp hemen babasının yanına dönüyordu. Ne var ki ona göz koyan bir kadın, o geçerken evlerinin önüne çıkıyor, bütün cazibesiyle onu elde etmek istiyordu. Delikanlı kaç defa elinin tersiyle itmişti onu. Fakat kadın bir türlü onu bırakmak istememişti! Bir yatsı namazından sonra yine yoluna çıktı, yaptığı cilvelerle onu evine dâvet etti. Genç nasıl olduysa kadının cazibesine kapılıp evin kapısına kadar geldiler. Kadın içeri girdi. Delikanlı tam evin kapısına geldiğinde duraksadı. Hemen Allah’ı hatırlayıp ezberinde olan, yukarıya kaydettiğiniz A’raf Sûresi’nin 201. âyeti dudaklarından döküldü ve genç oracıkta düşüp bayıldı. Kadın cariyesiyle birlikte genci tutup evlerine kadar götürdüler ve babasına teslim ettiler. Uzun süre sonra kendine gelen delikanlı, babasının ısrarlarına dayanamayıp başından geçenleri anlattı. Dilinden dökülen âyeti tekrar okuyunca yine kendinden geçmiş, bu defa ölüp kalmıştı.

Definden sonra durumu öğrenen Hz. Ömer (ra), kabrine gittiğinde Allah’tan korkanlar için iki Cennet bahçesi verileceğini müjdeleyen âyeti (Rahman: 46) okumuş, kabirden “Doğru, Rabbim bana iki Cennet verdi” cevabı gelmişti.

18.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.08.2006) - Cennete liyakat kesbetme

  (16.08.2006) - Samimiyet ve ciddiyet

  (15.08.2006) - Şereflerini neye borçlulardı?

  (14.08.2006) - Çıkış yolu

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

  (10.08.2006) - “Kurtuluş parolasını öğret!”

  (09.08.2006) - Şikâyet değil, şükür

  (08.08.2006) - Sevdiğimiz dünya

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004