17 Ağustos geçti ama, aşırı soğuklar insanı titrettiği gibi, aşırı sıcaklar da titretir; depremler de, sâir musibetler de… Afatlarla iç içe yaşayan insanoğlu çareler aramaya başlar. Peki dünyanın hangi eğlencesi, fantaziyeleri, medeniyetin hangi güzelliği, hangi kalp titremelerini durdurabilir, tesellî edebilir?
İşte, kalp de o felâketler karşısında çareler aramaya başlar. Eğer insan sırat-ı müstakîm denen aşırılıklardan arınmak, doğru, dengeli yola girmekle imân nuruyla ışıklanırsa, o karanlıklı ve dehşetli evvelki vaziyeti nûrânî bir hâle dönüşür:
* Hücum eden belâları, musîbetleri gördüğü zaman, her şeyin dizgini elinde olan yüce Yaratana dayanır, müsterih olur.
* Sonsuza kadar uzanıp giden emellerini, potansiyel yeteneklerini düşündüğü zaman, sonsuz mutlululuğu tasavvur eder. O ebedî mutluluğun hayat suyundan bir yudum içer, kalbindeki emellerini, arzu ve beklentilerini, ümitlerini teskin eder.
* Başını kaldırıp semaya ve etrafa bakar, herşeyle yakınlık peyda eder.
* Uzaydaki cirimlere bakar; hareketlerinden dehşet değil, dostluk ve emniyet duyar ve onların o hareketlerini ibret ve hayretle tefekkür eder. Ruhunda yüksek lezzetleri ve saadetleri hisseder; kalbini ikaz, vicdanını tahrik edip, ruhunu hislendirdikçe o mutluluklar da çoğalır ve ona mânevî cennetlerin kapıları açılır.1
Yani, şöyle düşünür: Gök cisimleri kendi kendisine dönmüyor, yıldızlar direksiz durmuyor. Bunları durduran sonsuz bir güç Sahibidir. Böylece sonsuz kudret Sahibine sığınmanın güvenini, huzurunu duyar.
Böylece kâinatın sonsuz kudret Sahibinin elinde olduğunu, işlerin rastgele ve tesadüfen dönmediğini anlar. Ona iman ile tevekkül eder.
Sonra marifet ile Allah’ın sayısız isimleri ve Esmâ-i Hüsnâ’yı okur. Allah’ın her şeyi kendi hizmetine sunduğunu anlar. Sayısız ikram ve nimetlerine karşılık O’nu sevmeye başlar. Tefekkürü, araştırması derinleştikçe sevgisi artar. Sevgi arttıkça da ruh ve kalbi o nisbette ferah bulur. Ruhu ve kalbi tam bir itminan içinde lezzetlere gark olur. Dolayısıyla hazcılığa yönelip, kendisini mahvetmek yerine; mânevî hazlara yönelerek zevkin şahikasına çıkar ve kendisini de kurtarır.
Dipnot:
1- Sözler, s. 25
18.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|