“Doğrusunu isterseniz nasıl bir kalp taşıyoruz ve neden inanmak zorundayız?” şeklindeki sorulara pek ikna edici cevaplar veremeyiz. Oysa bunlar hayatî öneme haiz.
Kalbimizi Kadir-i Mutlak olan Yaratıcıya imân etmeye yönelten birçok sebep vardır. En önemlisi, buna göre dizayn edilmesidir. Diğer noktalar ise şöyle sıralanabilir:
* Kalp iman bölgesidir: Kalbin bizzat imân bölgesi olması ve imâna göre dizayn edilip programlanmasıdır. Bu özelliğinden ötürüdür ki, kalb önce Yaratıcısını arayıp bulmak ister. Özellikle sıkıntılı, zor anlarda…
* Sonsuz aczimiz: Öte yandan insanoğlu, hayat şartları içinde, kendisine gerekli olan malzemeleri düşünürken, büyük bir acze maruz kaldığını hisseder. O zaman da derhal dayanacak bir noktayı aramaya başlar.
* Arzu ve emelleri gerçekleştirmek: Diğer taraftan emellerini, arzularını nemalandırmak, faydalandırmak, gerçekleştirmek için çareler üretirken derhal bir yardım noktası arama girişiminde bulunur.1
* Sayısız düşmanlar: Ve insan; şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar. Bir lütuf beklediği zaman, birden bire, düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum eder. Bir medet, bir yardım için merhamet dileyerek tabiata ve unsurlara baktığında, kalb katılığı ve merhametsizlikle karşılaşır.
Uzaydaki kütlelerden yardım istemek üzere başını havaya kaldırır. O kütleler, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli halleriyle gözüne görünür. Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar. Bakar ki, hayatî ihtiyaçları bağırıp çağırmaya başlarlar. Bütün bütün yalnızlığa düşerek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder.
Bakar ki, vicdanı, binler emeller, ümitler, gayeler, maksatlarla dolu, gürültülerinden cinnet getirecek bir hale gelir. Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs; Yaratıcı ile öldükten sonra dirilişe imân etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı?
* Çaresizlik: Çaresiz insan korku, heybet, acz, titreme, vahşet/yalnızlık, gönül darlığı, yetimlik ve üzüntü içindedir. Gücüne bakar; sıfırın altında. Aciz ve gücü son derece nakıs. İhtiyaçlarına bakar; def edilecek gibi değil. Çağırıp yardım istese, yardımına gelen yok. Her şeyi düşman, her şeyi garip görür. Dünyaya geldiğine bin defa pişman olur, lânet okur.
Dipnot:
1-İşârâtü’l-İ’câz, s. 71, 78, 34.
17.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|