Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Cennete liyakat kesbetme



Hayatta bir insan için Cennete liyakat kesbetme, ona lâyık iman ve ibadet içerisinde olabilmek kadar önemli ne olabilir?

İnsan kömür gibi kül olmak için değil, elmas çıkıp başlar içinde tutulmak için vardır.

İnsan iman, ilim ve ibadetle olgunlaşarak Cennete lâyık hâle gelecektir.

İnsanları ham ve olgun meyvelere benzeten Mevlânâ, ham meyvelerin daldan kopmak istemediklerini, dünyaya gönül kaptıranlar ham meyve gibi ona sıkı sıkıya bağlı olduklarını, Cennete liyâkat kesbedebilecek durumda olmadıkları için ne Allah’ın huzuruna, Cennete girmeye yüzleri ve ne de olgunlukları bulunduğunu anlatır.

Dünyadaki herşey insanın mânen olgunlaşması ve Cennete ehil olacak hâle gelmesi için bir araç ve vesiledir. Vesile gaye hâline getirildiğinde insan yaratılış maksadından sapmış olur. Allah Resûlünün (asm) en önemli endişesi dünya malı ve nimetlerine düşkünlük sebebiyle insanların birbirlerine girmeleriydi. (Buhârî, Cizye:1)

Oysa insan bunları bir merdivenin basamakları gibi Cennete liyâkat kesbetmek için kullanmalıydı. Sandalye gibi onlara oturmalı, başında ve omuzunda taşımamalıydı.

Evet, sahip olduklarımız bize Allah’ı hatırlatmalı, Ona kulluğa yöneltmelidir. Allah Resûlü’nün (asm) Allah’ı hatırlamaya, Ona kulluğa götüren, maddeten ve mânen yükselme sağlayan bilginin dışında hiçbirşeyin Allah katında makbul olmadığına (Tirmizî, Zühd:14) dikkat çekmesi de ilginç değil mi? Ve yine elde ettiğinde memnun olan, elde etmediğinde üzülen, şikâyet eden, paraya pula, pahalı elbiselere kul köle olan insanların helâk oluşlarına da dikkat çetmiştir. (Buharî, Risâle: 10)

Sonuç olarak sahip olduklarımız, daha doğrusu emanet olarak verilenler sadece dünyada değil, ahirette de işe yarar şekilde kullanıldıklarında bir anlam ve kıymet ifade ederler.

17.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.08.2006) - Samimiyet ve ciddiyet

  (15.08.2006) - Şereflerini neye borçlulardı?

  (14.08.2006) - Çıkış yolu

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

  (10.08.2006) - “Kurtuluş parolasını öğret!”

  (09.08.2006) - Şikâyet değil, şükür

  (08.08.2006) - Sevdiğimiz dünya

  (07.08.2006) - Zorluklara göğüs germek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004