Hizan'ın Nurs köyünde, yaklaşık iki yıldır hummalı bir çalışma var. Bu çalışmayı, kısaca "Bediüzzaman Külliyesini inşa hizmeti" şeklinde isimlendirmek mümkün.
Geçen seneki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, bu büyük külliyede şu ana bölüm ve üniteler yer alıyor:
1) İkisi küçük, biri büyük üç kubbe kaidesiyle inşa edilen cami. Caminin bir bölümü hanımlar için özel olarak tasarlanmış durumda.
2) Misafirhane.
3) Kur'ân kursu; ders/sohbet salonu.
4) İki ayrı abdest mahalli.
5) Gasilhane.
6) Eski camiye mahfaza.
* * *
Nurs köyü, bilindiği gibi Bediüzzaman Said Nursî'nin doğduğu köyün ismidir.
Kendisinin mezarı meçhûlde olmakla beraber, annesi, babası ve kardeşlerinin mezarı buradaki kabristanda bulunuyor.
Aynı şekilde, Bediüzzaman Hazretlerinin doğduğu evin kendisi de, hâlâ dimdik ayakta duruyor.
Hazret–i Üstad'ın hatırasını yaşatmak maksadıyla satın alınan bu kırma taşlı, toprak damlı ev, Nur Talebeleri tarafından koruma altına alınmış durumda. Halen gidip ziyaret edilebiliyor.
* * *
Bu köyde Üstad Bediüzzaman'ın hatırasını taşıyan bir başka yapı da, yine kırma taştan inşa edilmiş olan eski Nurs Camiidir.
Caminin mazisi tam olarak bilinmiyor. Ama, en az 200 yıllık bir cami olduğu tahmin ediliyor.
Vaktiyle, civar köylerin âlimleri Nurs'a gelip, bu camide toplanır, ilmî sohbetlerde bulunurlarmış.
Bediüzzaman Hazretleri de, çocukluğunda bir fırsatını bularak, evlerine yakın mesafede olan bu camiye gider ve âlimlerin sohbetine iştirak edermiş.
Alimler, onun dışında çocuk yaşta başka birini aralarına almazlarmış.
İşte, Nurs'ta bugün için yeniden inşa ve ihya edilen yer burasıdır.
Eski cami, orijinal haliyle korunarak muhafaza altına alınmış. Etrafında ise, yukarıda sıraladığımız üniteleriyle bir büyük külliyenin inşasına başlanılmış durumda.
* * *
Sanırım, daha evvel de hatırlatmıştık ki, Nursluların maddî imkânları son derece sınırlı, kısıtlı durumda. Ceviz ve kavak kütüklerinden başka paraya dönüştürebilecekleri başka bir gelir kaynakları yok. Uğraş verdikleri sair bağ–bahçe ve hayvancılık işleri, ancak aile efradının zaruri ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Külliye inşaatı ise, büyük maddî imkânları gerektiriyor. Sizler, Allah kabul etsin şimdiye kadar destek verdiniz, mütevazı da olsa birtakım yardımlarda bulundunuz.
Ne var ki, yardımlar sayesinde iyi bir mesafe alınmakla beraber, inşaat henüz bitmiş değil.
Üstelik, kaba inşaat noktasında son safhalara gelinip kalınmış durumda. Mevcut imkânlar, işi daha ileriye götürmeye yetmiyor.
Dolayısıyla, sizlerin yardımına, desteğine yeniden ihtiyaç var.
* * *
Üç gün evvel, Nurs'tan bir heyet gazetemizi bir kez daha ziyarete geldi. Şimdiye kadar yapılanlardan dolayı teşekkürlerini bildirmekle beraber, biz kardeşlerine mevcut durumu da son fotoğraflar eşliğinde arzetmiş oldular.
Nurs'u ve buradaki hizmetleri sahiplenen bizler de, bu durumdan sizleri haberdar etmekle kendimizi mükellef görüyoruz.
Yapacağınız yardımları resmî adı Kepirli olan bu köyün camilerini yaptırma ve yaşatma derneği adına bankada açılmış olan şu hesap numarasına yatırabilirsiniz:
Ziraat Bankası Hizan Şubesi
Hesap no: 4450 6210–5001
Daha detaylı bilgi için, ayrıca şu telefon numarasını arayabilirsiniz:
Hikmet Okur: 0535 768 27 72
Hikmek Okur, Üstad Bediüzzaman'ın Nurs'taki en yakın akrabalarından biri olup, külliye ve sair hizmetlerle de birinci derece alâkadar oluyor.
Günün Tarihi
Nihaî karar, adâleti infaz
15 Eylül 1961: Demokratların yargılandığı Yassıada Askerî Mahkemesinde nihaî karar.
Burada Yüksek Adâlet Divanı ismiyle kurdurulan mahkeme, 15 devlet adamının idamına, 31 kişi için müebbed hapse, 408 kişinin çeşitli hapis cezalarına çarptırılmasına ve 133 kişinin de beraatine karar verdi.
Aynı gün Millî Birlik Komitesinin de tasdik ettiği bu mahkeme bozuntusunun kararı birer birer tatbike konuldu.
Kararın infazı şöyle gerçekleştirildi: Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül’de, Başbakan Adnan Menderes ise 17 Eylül sabahı İmralı Adasında idam edildiler.
Bu fecaat, milletin kalbinde öylesine derin yaralar açtı ki, kapanması, yahut unutulması kàbil değil.
Şunu da kesinlikle ifade etmek mümkündür ki: Türkiye var oldukça, bu üç mazlûm şehide rahmet okunacak, onları idâma sevk eden zâlimlere de lânet yağdırmaya devam edilecek.
Zira, Yassıada'da o gün sadece şahısların idamına karar verilmedi; aynı zamanda hukuk cinayeti işlenerek adâletin kendisi de boğazlanmış oldu.
Mahkeme heyetinin başları üstünde "mülkün temeli" diye yazılı duran adâlet, ne yazık ki o süreçte "zulmün temel harcı" olarak kullanıldı.
15.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|