11 Eylül’de CNN Türk, 11 Eylül belgeselini ekrana getirdi.
Yer yer drama şeklinde verilen görüntüler ürkütücü... Dünya Ticaret Merkezinin içinde kalan insanların “dram”larını aktörler “canlandırdı.”
Gerçek olmayan bazı diyaloglar da yerleştirmişler.
İki kişi asansörden aşağı doğru iniyor... Yüzü gözü toz içinde... Asansörde konuşurken, vatandaşın biri durup dururken, “El Kaide” diyor. Yani alâkasız yerde, izleyenlere bir isim veriyor... Daha saldırının kim veya kimler tarafından gerçekleştiği bilinmeden, böyle “yargı”ya bir Amerikan vatandaşı nasıl varıyor?
Maksat belli: bilinçaltı mesaj...
EMEL’CE
“Emel’ce Sabahlar” programında şarkıcı, yeni şarkısını seslendiriyor:
“Bu akşam meyhanelere gideceğiz
Vurcağız şişelerin dibine
Kendi şerefimize içeceğiz,
Ne istersem yapacağım kime ne..”
Bravo!
TGRT’nin yeni transferi Emel, yeni programına iyi ısınmış.
Sabah sabah ne “meyhane”si, ne “şişe”si, ne “şeref”i?
İçki bağımlılığına özendirici çağrışım yapan bu şarkı ne ekrana, ne de yayın saatine uygundu.
Bir de ekranda “Genel İzleyici” ibaresi var.
Sabah programda “dedikodu” olsun diye “magazinci” İdil Çeliker’i de getirmiş, dedikodu gırla. Günün “dedikodusunu” gazete başlıkları halinde, monitörden izleyenlerine sunuyor.
Bir de programda “Allah’ım ne olur, yanlış birşey yapmayayım” diye dua ettiğini söyleyen Emel, programını bir daha gözden geçirsin, “yanlış” mı yapıyor, yoksa doğru mu?
CADI DİZİLERİ
“Cadı”lı ve “büyü”lü diziler ekranları istila etti.
“Sihirli Annem”le başlayan furya, “Acemi Cadı” (Kanal D), “Selena” (atv), “En İyi Arkadaşım” (Show TV) dizileriyle sürüyor. Dahası, “Sihirli Annem” hem Star’da, hem Kanal D’de, hem de Euro D’de sabah akşam yayında. İnsaf!
Ne kadar tepki görse, o kadar çok ekrana getiriyorlar.
Bu kadar inat olmaz ki.
“HASSASİYETE” BAK!
Bir gazetede kalem oynatan çok bilmiş bir kalemşor, “kontrolsüz dinî yayınlardan” şikâyet ederken, “kontrol-dışı” yazı yazmış.
Efendim, “mevlit programları”nda “Diyanet”in haberi olmadığı için, programlar “tarikatlara hizmet” ediyormuş.
Sayın yazara sormak lâzım:
Bu hassasiyetini “pis ve kokuşmuş” yayınlara da gösteriyor musun?
“Kontrolsüz dinî yayınlarla”(!) uğraşacağına, “kontrolsüz cinsel yayın”lara, şiddet ve içki gibi kötü alışkanlıkları özendiren yayınlara da tepki göstermeni bekliyoruz!
Bir de...
M. Nuri Yılmaz döneminde Diyanet Başkanlığı, cami hocalarına bir “talimat” göndermiş.
Bu “dua metninde” dua edilecekler arasında “Atatürk ve silâh arkadaşları” sözcüğü geçiyormuş. Bunu da yeni öğrendik!
Sayın bay yazar, “bu metne uyulmazsa, ilgili din adamı hakkında disiplin cezası uygulanması gerekiyor” diyor.
Emredersiniz(!), hatta;
“Bu duayı etmeyenler hakkında ‘idam cezası’ verin... Ki, meseleyi “kökünden” halledin. Öyle “sallandırmadan” bu meseleyi çözemezsiniz(!)... Tamam mı?
15.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|