Günlerdir gazete ve televizyona konu olan, geçen ay da çok konuşulan, işkence mağduru genç kadın başından geçenleri bir gazeteye aktarırken ilginç bir noktaya dikkat çekti:
“Medya, sağlığım yerine cinsellikle ilgileniyor.”
Antalya’da patronu tarafından yıllar süren işkenceye maruz kalan Meryem Sak, basında çıkan haberleri abartılı bulduğunu söylüyor ve “İfadelerim dinle bağdaştırıldı, bu beni rahatsız ediyor” diyor (Cihan)
Sak devamında diyor ki: “Ben bir şeyler söylüyorum, fakat ertesi günü alakası olmayan çok abartılı haberler çıkıyor. Bunlar benim psikolojimi bozuyor. Benim sağlığım yerine, cinsellikle ilgili konuların ön plana çıkartılması moralimi bozuyor. Konunun baştan beri dinle ilişkilendirilerek medya tarafından işlenmesini de oldukça yanlış buluyorum.”
Sak, röportajda şu sözleri de ekliyor: “....Hatta daha da ileri giderek Meryem Ana Evi’nin yanmaktan kurtulması ile benim işkenceden kurtulmamı mucize gibi gösterdi. Çektiğim işkenceleri de, Hz. Meryem’in oğlu Hz. İsa’nın çektiği bedensel acıların aynısı diye yazdılar. Bu yakıştırmalarla ne yapılmak istendiğini anlayamıyorum.” (Zaman)
Medya sıradan insanları bile “sıradışı” hale getirecek kadar maharet(!) sahibi.
Yakıştırma yaparak, kendine malzeme çıkaracak... çıkarıyor da.
Öte yandan;
Medya, İlköğretim sınıflarında ‘seçmeli ders’ olacak müjdesini(!) verelim.
RTÜK Başkanı Zahid Akman, Eylül ayında yeni yayın dönemine girildiğini hatırlatarak, “Yayın kuruluşlarının, içerik ve içeriklere uygun yayın saati belirlemede genç nüfusu düşüneceğine inanıyorum” diyerek uyarı mesajları veriyor gazetelere.
Akman, bu sene Ankara, İzmir, İstanbul, Adana ve Erzurum’da seçmeli ders olarak okutulacak medya okur yazarlığı dersinin önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye geneline yayılacağını da aktarmış.
Günümüzde kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin sıkça tartışıldığını ve her seferinde program yapımcılarının sorumlu tutulduğuna değinen Akman, “Fakat rekabetin olduğu ortamda, izleyicilerin de sorumluluklarının olduğu unutulmamalı. Bir denetim yapılacaksa evlerde ebeveynlerin de bir iç denetim yapması önemli” diyor.
“Seçmeli ders” olarak okutulacak olan medyanın kuşkusuz doğru ve tarafsız bir şekilde verileceğinden kuşkum yok.
Ama bu işin bir de “realite”si var.
Acaba “rating” denen bir realiteyi de ders olarak verilecek mi?
SİGARA YASAĞI ve DENETİM
Önceki gün “D Çocuk”ta gördüm. Orjinal adı: “Lucky Luck” olan, bizde de “Red Kit” adıyla gösterilen bir çizgi film var.
Eski bölümleri yayınlanıyor olmalı. Red Kit’in ağzında bir sigara var. Bilindiği gibi yeni çizimlerde Red Kit’in ağzına uzun bir başak tanesi vererek, sigarayı sansürlediler. Maksat, özenti olmasın diye.
Avrupa’da yayıncılar çok hassas olmalı. Üstelik hem “caydırıcı,” hem de yaptırım gücü yüksek kararlar alıp, uyguluyor.
Misal:
İngiltere’nin RTÜK’ü sayılan Ofcam, çizgi filmlere ‘sigara’ yasağı getirmiş!
Yetmiyor... Bir de üşenmeden, 1700 bölümlük bir çizgi filmden “sigara sahneleri”ni tek tek ayıklıyor...
Hangi çizgi film derseniz, hemen söyleyelim: Tom ve Jerry...
Ofcam, 4 ve 14 yaş arasındaki çocukları olumsuz etkileyeceğini savunarak şikâyet ediyor ve görülen lüzum üzerine çizgi filmdeki sigaralı sahneler ayıklanıyor.
Sırada diğer çizgi filmler de var: Scooby Doo ve Çakmaktaş çizgi filmlerinin de dahil olduğu 1700 bölüm “ayıklanacak”lar kapsamında.
RTÜK’ün bu konuda hassas olacağına inanıyorum. Ancak “çocuk programı” yapan kanallar mutlaka yaptıkları yayınlara daha bir özen göstermeliler.
Bizden hatırlatması.
13.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|