Zenginleştirilmiş uranyum ya da konsantre edilmiş enerji içeceği gibi.
40 yıldır dinmeyen bir enerji ile çalışıyor Doğu Perinçek.
Baykal’da ondaki dinamizmin KDV’si dahi olsa şimdiye kadar CHP’yi en az 4 kez iktidara taşırdı.
Ancak enerji içecekleri gibi bir süre uçurduktan sonra müthiş bir yorgunluk veriyor insana.
Dön baba dön...
Zamana ve şartlara göre kendini mi yeniliyor, içine girdiği kalıbın şeklini mi alıyor, yoksa yükselen her değerin üstüne atlayıp, onu iğdiş mi ediyor?
Galiba hepsi var, hiçbiri yok.
Parti tüzüğünü değiştirip, Mao’yu çıkarıp Hazreti Muhammedi koyması, cenaze namazında saf tutup namaza durması ile gündemde Doğu Perinçek bu kez de...
O müthiş bir iletişim ustası.
Her devirde, her dönemde gündeme gelmeyi başarıyor. Girdiği seçimlerde en fazla 40 ya da 50 bin oy alıyor. İktidar olacağını iddia ettiği seçimlerden 80 bin oy alarak çıkmıştı.
Ancak her yenilgiden sonra bırakıp köşesine çekilmek şöyle dursun, daha çok bilenmiş, kabuk değiştirmiş bir Perinçek olarak çıktı karşımıza.
Kimi zaman Apo ile kolkola fotoğrafları çıktı Bekaa kampından. Kimi zaman “Kızılelmacı” oldu. Şu sıralar “Kemalistliğini” çok fazla ön plâna çıkarmasa da 40 yıllık Mao’yu bir kenara bırakıp, Hazreti Peygambere sarıldı.
Aydınlık dergisi bu sayısına Perinçek’in, Mao’dan Hazreti Peygambere yönelişini kapak yapmış. Orada, “Mao bayrağı altında Türkiye’de milliyetçileri, halkçıları, sosyalistleri bir araya getirmeniz mümkün değil” diyor Perinçek.
Sık sık, “büyük devrimci” olarak sözediyor Peygamberimizden.
”Mao’da putları kırdı” dedikten sonra Peygamberimizi getirip, kendi zihnindeki çarpık yere koyuyor: “Hz. Muhammed de putları kırdı. Yani Mao ile Hz. Muhammed karşı karşıya konacak insanlar değil ki. Hazreti Muhammed, Mao, Lenin, Cengiz Han, Mete, Atatürk...”
İşte Perinçek’in keşfine göre Hazreti Muhammed’in yeri...
Türban konusuna da değiniyor Doğu Perinçek. “Türban bir sosyete giysisidir. ABD tarafından Türk kadınının başına 1970’lerin sonunda geçirilmiştir. İslâmiyette böyle bir hüküm yoktur” diyor.
İslâmiyette ne var, ne yok onu öğrenmek, Hazreti Peygamberin kim ya da ne olduğunu öğrenip istifade etmek değil, kendi çarpık bakış açısının kurbanı etmek peşinde Doğu Perinçek.
İşçi Partisinin programından Mao’yu çıkarıp, Hazreti Muhammed’i koyduktan sonra daha bir ilgi odağı oldu Doğu Perinçek.
Yazar Muzaffer Buyrukçu’nun cenaze namazında saf tutup, namaz kıldığı için bir anda bu yönü ile ön plâna çıktı. O ise çocukluğundan bu yana yakınlarının cenaze namazlarını kıldığını belirtiyor. 1968 yılında sosyalist hareketin öncü liderlerinden Reşat Fuat Baraner’in cenaze namazını Hikmet Kıvılcımlı ve Mihri Belli ile birlikte kıldıklarını söylüyor. İnanç ve namaz konusunda kimseyi muaheze etmek aklımızın ucundan geçmediği gibi ahlâkî de bulmayız.
Doğu Perinçek’i sadece İşçi Partisi olarak görmek, Aydınlık dergisi olarak bakmak yeterli olmaz. Onu anlatmaya yetmez. O Türkiye’nin kritik dönemlerinde yer alıp, yükselen değerlerin karşısında değil, tam içinde yer alıp, ondan istifade etmek yerinde onu kendi kalıbına dökmeye çalışan, “karıştırıcı” özelliği ile dikkat çeken bir isim.
İnanç dünyasına saygı gösterirken, “Perinçek bu kez de Hazreti Peygamber ve İslâmiyeti de sulandırma gayreti içinde mi?” diye sormaktan geri duramıyor insan.
Çünkü 40 yıllık çizgisi zikzaklarla dolu olan bir adamın Peygamberimizle, Lenin ve Mao’yu yan yana koyan yaklaşımı ürkütücü geliyor.
1990’larda Peygamberimizin deve üzerindeki arzularından söz ederek, sakil bir tartışma başlatan Mikser Perinçek, bu kez de Peygamberimiz ve namazı mı iğdiş etme rolüne soyunuyor?
Geçmişte üstlendiği rollere bakınca, böyle bir soru kaçınılmaz oluyor...
13.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|