Geçmişten günümüze bu ülkede öyle garip olaylar, öyle mantık dışı uygulamalar yaşandı ki düşündükçe hayıflanmamak, hayret etmemek mümkün değil.
Yakın tarihte ve halen, bu ülke insanına uygulanan akıl dışı, hukuk dışı muameleleri, reva görülen keyfî uygulamaları, görüp de şaşırmamak, yaşayıp da hayrete düşmemek mümkün değil.
Bu noktada onca kanunsuz, keyfi muamelelere maruz bırakılan bu ülke insanının kendisine revâ görülen onca hakaret ve zulümleri sineye çekerek, devletine küsmeden, her halükârda itaatkâr davranmasındaki sabrını ve olgunluğunu takdir edip, tebrik etmemek de elde değil.
Halen uygulanmakta olan hiçbir haklı yanı bulunmayan, hiçbir kanuni dayanağı olmayan keyfilikleri saymaya gerek var mı bilemiyorum.
Söz gelimi yıllardır süregelen ve gittikçe kangren haline dönüştürülen şu başörtüsü yasağının kanuni gerekçesini yapabilecek bir Allah'ın kulu var mı şu ülkede bilemiyorum. Yine ülke insanlarını başı açık, başı örtülü diye ayrıma tabi tutarak onları mensubu bulunduğu devletin herhangi bir okulunda okuyabilme haklarından alıkoymanın herhangi bir kanun maddesi var mı acaba?
“Kamusal alan” diye adlandırılan ucube uygulamanın olduğu başka bir ülke var mı bilemiyorum. Böylesi alanlara girmenin bazı kriterlere bazı ideolojilere bağlandığı ülkelerin olup olmadığını da bilmiyorum şahsen.
Yine yürürlükteki kanunlar muvacehesinde öğretime açılan ve yine aynı kanunlar doğrultusunda eğitim-öğretim işini icra eden ve bugüne kadar hiçbir gizli, kaçak bir faaliyeti ve icraatı tesbit edilemeyen İmam Hatip Lisesi mezunlarına reva görünen yasaklayıcı uygulamaların haklı ve mantıklı bir izahını yapabilecek birileri tarafından ikna edilmemi bekliyorum şahsen.
Evet bütün bu keyfi uygulamalara, bu bezdirici, bu can sıkıcı muamelelere rağmen halkımızın soğukkanlılığının itidalini bozmadan sabır göstermesi calib-i dikkattir ve her türlü takdirin üstünde bir kemalat örneğidir.
Yetkililer bu olgunluğun, bu örnek davranışın farkında mıdır değil midir bilemiyorum. Saf ve temiz halkımızın bütün kışkırtma ve tahriklere rağmen, hiçbir menfi hareketle prim vermeden itidalli davranış tarzını benimsemesi gerçekteden takdire şayan bir haldir.
Devletine ve devlet yetkililerine belki de sınırsız bir güven ve itimadın bir sonucu olarak, her emredileni yerine getirmeyi vazife bilen ve bu konuda yetkililerin her türlü istek ve arzularını yerine getirmemeyi bir saygısızlık addeden insanımızın bu şahane iyi niyet göstermesini devletlülerimiz iyi değerlendirebiliyor mu? bilemiyorum.
Büyüklerine karşı saygıda kusur etmeyi, haksızlığa ve hakarete uğrasa dahi asayişi ve emniyeti bozucu hareketlere tevessül etmekten uzak durmayı prensip edinen milletimizin bu asil ve örnek tavrını idarecilerimiz fark edebildi mi bugüne kadar bilemiyorum.
Bu işin tuhaf ve çelişkili diğer bir yönü var ki üzülüp, hayıflanmamak mümkün değil. Öyle çokçak dindar olmanın da ötesinde biraz manevî değerlere aşina olan muhafazakâr görünümlü vatandaşlara hiçbir mantığa uymayan dayaltmalarla onları sıkboğaz etmeyi adet haline getirenler, sıra manevî değerlere karşı biraz mesafeli duran sözde çağdaş, lâik görünümlü insanlara gelince sınırsız bir serbestiyet ve hoşgörü pozisyonuna hemen girmeleri gözden kaçmıyor.
Söz gelimi insanların toplu olduğu yerlerde, içki içip nara atmak, veya bayanların plaj kıyafetiyle cadde ve sokaklarda arz-ı endam etmesi ya da herkesin gözü önünde kumar oynamak gibi fiiller yürürlükteki kanunlarımızca serbest olmasa görek. Toplumun ahlâkî değerlerine açıkça tecavüz sayılan bu gibi gayr-i ahlâki fiilleri yasaklayıcı kanun maddelerinin olduğunu biliyoruz. Ama bugüne kadar bu nevi suçlarla ilgili tek bir kovuşturmanın açıldığına şahit olmadık.
Anlaşılan bütün keyfi yasaklamalar bize... ama öylede olsa bizler bir taraftan kutsi değerlerimizin gereği olan yaşantımızdaki tavizsiz tavrımızı devam ettirmeye çalışırken, diğer taraftan da emniyet ve asayişin devamı için müsbet hareket etmekteki sabır ve itidalimizi muhafaza edeceğiz inşallah.
10.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|