ABD İran’ı öğreniyor, Muhammed Hatemi’yi gayri resmi olarak onun için davet ettiler. şüphesiz bu iyi bir başlangıç. Bunun devam etmesi gerekir. Düşmanlık cehaletten kaynaklanır. Taraflar birbirlerinin zenginliklerini öğrensinler ve karşılıklı olarak bundan yararlansınlar. Ancak Bush İran’ı öğrenmekte biraz geç kaldı. Keşke bunu iktidara geldiği ilk yıllarda yapmış olsaydı hem kendi ülkesi hem de bölge için; yani herkes içzin iyi olurdu. Neden itidalin sesi olan Hatemi döneminde buna gerek görmedi veya duymadı da zıt benzeri olan Ahmedinejad döneminde böyle bir ihtiyacı duydu. Herkesin kulağına küpe olsun fırsat varken fırsatları iyi değerlendirmek lazım. Ancak dengeyi kurmak savaşı ve savaşları önler. Dengeyi kurmak izçin de dengesizliği veya dengeyi iyi tanımak gerekiyor. Bush gider ayak iktidarın gereklerini öğrenmeye başladı. İyiye işaret ama dediğimiz gibi geç kalmış bir çaba. Ama yine de yararı yok değil. Bush basına yaptığı değerlendirmede İran’ı öğrenmek için zaptedilmez bir merak içinde oludğunu söylemiş. Bu meyanda Hatemi’nin vizesini bizzat kendisi imzalamış. The Wall Street Journal’a bir demeç veren Bush, “Ne söyleyecekleri konusunda ilgiliydim. İran hükümeti, nasıl düşündükleri ve hükümet içindeki insanların nasıl düşündüğü konularında daha fazla bilgi edinmeyle ilgileniyorum. İsrail devletinin varlığını kabul etmeyen, Hizbullah’a ve radikal İslami gruplara destek veren bir İran’ın nükleer silah edinmemesi gerek. Diplomasi açısından İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’dan başka sesleri de duymaya ihtiyaç var” demiş. Bush, yine de İranlıların nükleer silah üretmekten vazgeçmeye ikna olacağı konusunda umutlu olduğunu da ifade ediyor. Diplomasiyi önceliyor. Bu anlamda Bush’un İran’ı vurmakta zorlandığı ve onu büyük lokma olarak gördüğü aşikar. Bundan dolayı ale’l ercah dihplomatik bir çözüm arıyorlar. Zira ABD’nin akil adamları kabul edilen Kissinger ve Brzezinski gibiler bile dipolmatik bir çözümü yeğliyorlar. Şimdi bunun zeminini tartıyorlar. Bununla birlikte yine de İran’ı vurmanın B planı olarak masada olduğu bir gerçek. Fakat bunun için ABD’nin Ortadoğu’daki belki de dünyadaki gemilerini yakmış olması lazım. ABD Başkanının bu demeci, terör hakkındaki bir konuşmasında Tahran’daki liderleri El Kaide’ye benzetmesinden üç gün sonra vermesi ise dikkat çekiyor.
***
İran ve ABD ilişkilerinin 1979 İran Devrimi ile bozulmasının ardından, şu an ABD’de bulunan Muhammed Hatemi, bu ülkeye gelen ilk üst düzey İranlı olmuştu. Hatemi, burada yaptığı konuşmalarda iki ülkenin birbirini tehdit etmeyi bırakarak diyalog çalışması yapması gerektiğine dikkat çekmiş, nükleer çalışmalar konusunda da diplomatik bir yol izlenmesi gerektiğini; ancak nükleer faaliyetlerin durdurulmasının görüşmeler için bir önşart olmaması gerektiğini ifade etmişti. Diyalogcu uslubuyla Hatemi de Amerikalıların gönlüne girmeyi başarıyor. Resmi birk sıfatı olmasa da hem kendisi hem de Amerikalılar onun yönetimin görüşlerine tercümanlık yaptığına inanıyorlar. Sözgelimi Ahmedinejad’ın aksine Yahudi soykırımı kabul ederken bile Nejad’ı tezkiye ediyor ve onun da aslında bu düşüncede olduğunu söylüyor. Yine ABD ile ülkesinin Irak’ta müşterek çıkarları olduğunu ve bunu paylaşması gerektiğini ve aniden çekilmesinin doğrui olmayacağını söylüyor. Yine HAMAS ve Filistinliler kabul ederse kendilerinin de iki devlet seçeneğini kabul edeceklerini ( Filistin ve İsrail) buna bir engel bulunmadığını ve bugünkü İran yönetiminin de kendisinden farklı üşündüğünü sanmadığını söylüyor.
Zıt seçenekleri barındıranv e bunun üzerinden siyaset yapan İran’ın bu yolla konumunu güçlendirmeye çalıştığı bir gerçek. Hatemi döneminde yumuşak uslup kar etmeyince bu defa da Nejad’la birlikte aksi istikameti deniyorlar. Elbette bunlar çok kolay, arfine ve mekanik tercihler değil.
***
11 Eylül olaylarını kınayan Hatemi sivillere yönelik intihar eylemcilerinin e cennete edğil cehenneme gideceklerini söylemiş. İran dahil dünyada Hatemi gibi itidalin sesi olan siyasetçilerin yerine Nejad gibilerinin yükselmesinin en büyük nedeni İsrail’in yatışmaz yapısı ve neoconların Amerikan yönetimini bu istikamete sürüklemeleridir. Ama .u uslubun onları da yoketitği bariz bir şekilde görüldü.
10.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|