Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

İsmail Ağa'da ki cinayet ve sorular



Yıllara maruf köklü bir cemaat olan İstanbul Çarşamba’daki İsmail Ağa Cemaati, diğer ifadeyle Mahmut Efendi Cemaati etrafında son günlerde menfur bir saldırının tezgâh kokan sonuçları gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Öncelikle bir tesbitle başlayalım. Tasavvuf geleneğini, buna bağlı tarikatları görmezden gelip, belli zamanlarda dikkat çekici/dağıtıcı bir gündem saptırmasıyla sorgulamak, anlamaktan uzak yorum ve tezyiflerle kamuoyunu yönlendirmek, çok yabancı olmadığımız senaryolardandır. Bayat ve kötü niyetli bir şaşırtmacadır.

Benzer şekilde ehli tarik olmamakla beraber kendini günümüz şartlarında tefekkür merkezli tasavvuf dışı tutan cemaatler de bir vakıadır.

Tarikatlar ve cemaatler, toplumun tarihî birer gerçeğidir. Bir kısım medya ve aydınlar, militan laiklikten makul düşünmeye geçemedikleri sürece, sosyal araştırmalara ve sosyolojinin verilerine dayalı düşünce hareketlerini anlayamazlar. Dinî hassasiyetlerini koruyan ve beraberce mütalaa eden, yaşayan ve topluluk/cemaat/tarikat olarak ifade edilen kanaat grupları Türkiye’nin aslî bir gerçeğidir. Nevzuhur hareketler değildir.

Her akım/düşünce/ideoloji kendi içinde disiplinli ve tutarlı olup, kendine has prensip ve yaklaşımlarını hayata taşımaya ve uygulamaya çalışmaktadır. Ülke birliği ve beraberliği konusunda menfiliği tedai eden aleni beyan ve fiilî durumları da söz konusu olmamıştır.

Kemalist ideolojinin de bir akım ve “tarikat” gibi kendi doğrularını dayatmaya çalıştığı, marksist düşüncenin farklı isim ve resimlerle örgütlendiği, bu iki cenahın da “çağdaşlık” gibi genel bir ifade ile kendilerini geçerli, muhaliflerini çağdışı gösterme ve yasal boşlukları lehlerine çevirme gayretleri, hiç ahlâkî kaçmıyor. Demokrasi adına şık olmuyor.

Tarikatları ve cemaatleri sorgulayacağınıza, itham edeceğinize ve dışlayıcı yayınlarla tahkir edeceğinize, buyurun anlamaya çalışın. İşgal kuvvetleri gibi Venüs’ten gelen yaratıklar gibi ucube şeklinde göstermek ve Çarşamba’daki masum vatandaşların giyim kuşamından rahatsız olmak, çağdaş demokrasi standardının çok altında kalıyor.

İsmail Ağa Camiinde sekiz yıl sonra ikinci defa bir imam katlediliyor. Cemaatin kendi kanaat önderleri öldürülüyor. Hem de camide. Bir mabette, herkesin ibadet mahallinde kendinden geçtiği ve huşu içinde sabah namazı sonrası feyiz aldığı hususi bir vakitte.

Bu cinayet, bir kısım medyanın yansıttığı gibi görünmüyor. Telâşla ve tahrikle cinayete kurban giden hoca efendiyi unutturacak başka zemine çekiliyor. Bunu, cemaati töhmet altında tutmaya matuf “yeni bulgular”a sarılmalarından fark etmekteyiz.

Burada, muhtemel şahsî hataları veya ticarî bazı münasebetleri, tek yönlü ve cemaat aidiyeti noktasında değerlendirip bir kitleyi/camiayı rencide etme gayretkeşliği sezilmektedir.

Aklımıza gelen yüzlerce sorunun cevabını aramak yerine şimdilik sesli düşünerek bir kaç soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum:

1-İsmail Ağa Cemaati neden böylesi bir cinayette hedef seçildi? Merhum hoca efendi, camia ve cemaatin muteber gördüğü bir zat olmasına rağmen, nasıl içlerinden biri tarafından katledilebiliyor? Acaba uygun birisi zamanla hazırlanarak ve psikoloji de ona göre mi seçildi?

2- Katilin psikolojisi normal olmadığına göre, onun bu psikolojisini kim yönetti? Abisinin aynı cemaatte olması itibariyle, o günkü sabah namazında tanımadığı bir kalabalığın camide belirdiğini söylemesi ne anlama geliyor?

3- İmam efendiyi katleden saldırganı linç etmeye tahrik eden ve “vurun” diye o hassas anı yönlendiren kimdi/kimlerdi? Acaba mazlum ve masum cemaatin belki de olayın şoku altında şaşkınlığını atamadığı bir vasatta, böylesi seri bir şekilde saldırganı ortadan kaldıran atak davranış başka aktörlerin varlığını göstermiyor mu?

4- O sabah camiye giden cemaat, gerçekten zihninde, niyetinde ve amelinde Allah’ın bir emrini ifa etmekten başka ne düşünmüş olabilir ki? Hem cemaatin önderi kudsî mekânda öldürülüyor, hem öldüren öldürülüyor, hem de saldırgan öldürülmekle deliller, arka plan bilgiler ve karanlık senaryonun ipuçları da öldürülüyor, imha ediliyor. Bunu bilmek için uzman olmaya gerek var mı?

Dini, dinî hayatı ve dindarları hedef alan; şekli, şemaili ve hedefi farklı karanlık oyun ve tezgâhlara karşı çok dikkatli olalım ve teyakkuzda kalalım. İsmail Ağa Cemaatine geçmiş olsun. Allah sabır versin. İnşallah bu oyun boşa çıkacaktır.

13.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.09.2006) - Darbeler ve 12 Eylül

  (11.09.2006) - ÖSS ve değişen öğrenci profili

  (10.09.2006) - Hayatın onarlı basamakları

  (07.09.2006) - AP raporu

  (06.09.2006) - Karışık bir durum

  (05.09.2006) - Farkı yaşamak

  (04.09.2006) - Doğu-Batı yüzleşmesi

  (03.09.2006) - Ne yapsam acaba?

  (31.08.2006) - AB gündemine dönelim

  (30.08.2006) - İç bütünlükten çoklu siyasete

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004