Kamuoyunu meşgul eden “gündem maddeleri” sürekli değiştiği halde; değişmeyen bir maddemiz var: Kanunsuz başörtüsü yasağı.
Yasağı muhkemleştirmek için alınan 28 Şubat kararlarına rağmen bu konu, gündemdeki yerini korumuş, üstelik yasağın haksızlığını Avrupa Parlamentosu da kabul etmiştir. Hazırlanan son ‘Türkiye Raporu’nda yasağın sona ermesi için Türkiye’ye çağrı bile yapıldı. (Yeni Asya, 6 Eylül 2006).
Yasakçılar, ‘Bu tartışma bitti, artık başörtüsü talebi bir daha gündeme gelmez, gelemez’ dedikçe şartlar aleyhlerinde ittifak ediyor. Muhtemeldir ki bundan sonra değişik uluslar arası toplantı ve görüşmelerde bu konu sıklıkla gündeme gelecek ve Türkiye tarafının önüne ‘sorun’lardan biri olarak konacaktır. Geçtiğimiz yıllarda, BM CEDAW toplantısında dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit’in önüne konulduğu gibi...
Üniversitelerdeki kayıt dönemiyle birlikte “Türkiye’nin önünü tıkayan ve ufkunu karartan kanunsuz başörtüsü yasağı” yeniden gündeme geldi. Yasağın devamını savunanlar, bu defa ‘peruk’a da tahammül edemediler. Tabiî ‘peruk’ başörtüsünün yerini tutmaz. Ancak yasakçıların bu tavrı, ne kadar hoşgörüsüz ve hazımsız olduklarını göstermesi bakımından ilginçtir.
Türkiye’deki yasağı muhkemleştirmek isteyenler, kanunsuz yasağı komşu ülkelere de yaymak istiyorlar. Bu anlamdaki son atakları, Bulgaristan üniversitelerinin başörtülü öğrencileri kabul etmemesini talep etmek oldu. Bugün itibarıyla Bulgaristan’da yasak yok, ama olursa ‘bir kısım medya’nın manşetleriyle sevinçlerini ilân edeceklerini söyleyebiliriz. Bu tavır da bizim için sürpriz değil. Geçmiş dönemlerde Almanya’nın başörtüsünü yasaklamasını Alman eğitim bakanlarından talep eden ‘ünlü gazeteci’lere şahit olmuş ve bu bilgileri de kamuoyuyla paylaşmıştık. Zaten Türkiye’deki yasakçılar, kanunsuz başörtüsü yasağının Avrupa ülkelerinde uygulanmamasından dolayı çok zor durumdalar. Kendi vicdanlarının seslerini bastırmak için, “Türkiye’nin şartları çok farklı” masalına sığınmak istiyorlar, ama Türkiye ve dünya gerçeklerini görmemek için daha ne kadar bahane üretebilirler ki?
Yasakçıların duvara dayandığı bir nokta da işin ekonomik yönü. Düşünün, binlerce başörtülü öğrenci Türkiye’deki kanunsuz yasak sebebiyle ‘muasır medeniyet seviyesine ulaşan ülkeler’deki üniversiteleri tercih ediyor ve orada serbestçe okuyorlar. Yasağı savunan okullar ise öğrencisiz kalıyor.
Türkiye’deki yasağın vurduğu yerlerden biri de KKTC’deki üniversiteler olmuş. Sıkıntılarını dile getiren üniversite rektörleri her ne kadar “Başörtüsü yasağı sebebiyle öğrencisiz kaldık” demiyorsa da bu yasağın büyük tesiri olduğu muhakkak. Çünkü KKTC’deki okullar, geçmiş yıllarda yasaksız olduğu için özellikle tercih ediliyordu. Ne var ki, 28 Şubat süreciyle yoğunlaşan başörtüsü yasağı KKTC’deki üniversitelerde de insafsızca uygulandı. Öyle ki son sınıfa kadar okumuş çok sayıda başörtülü öğrenci okullarını terk etmek durumunda kaldı.
Uygulanan yasağın akıl ve iz’andan uzak olduğunu gösteren bir durum da, yasağın sadece TC uyruklu başörtülülere uygulanmasıydı. Başka ülkelerden gelen başörtülüler (çok az sayıda olsa da) KKTC’deki üniversitelerde okurken TC uyruklulara yasak uygulandı. Kanunsuz yasağın uygulanması başörtülü öğrencilerin KKTC üniversitelerini tercih etmelerini de engelledi ve nihayetinde KKTC’deki üniversiteler içinden çıkılması zor bir ekonomik krize sürüklendi. Tabiî sıkıntıları dile getiren rektörler bunları ifade etmiyor. Ancak görünen köyün klavuz istemediği malûm.
Krizi aşmak isteyenler bu taleplerinde samîmî iseler, yarından itibaren başörtüsü yasağını kaldırsınlar. Baksınlar bakalım üniversitelerin içine sürüklendiği ekonomik kriz aşılmıyor mu? Ama bunun olabileceğine ihtimal vermiyoruz. Yasağı savunanlar, üniversitelerin iflâs etmesini göze alır, ama kanunsuz yasağı sona erdirmeyi göze almaz. Almaz da ne olur? Kaybeden kendileri olur...
Aynı şey, Türkiye’deki özel üniversiteler için de sözkonusu. “Öğrencisiz kaldık” diye dövüneceklerine, kanunsuz başörtüsü yasağının sona ermesi için bir adım atsınlar. Böylece kanunsuz yasağı savunabilecek bir bahaneleri de olur. “Başörtülü okumak isteyen özel üniversiteye gitsin” derler olur biter! Çare değil, ama bu da bir ara formül olarak görülebilir.
Kanunsuz başörtüsü yasağı Türkiye’nin önünü tıkadığı gibi, üniversitelerin önünü de tıkıyor.
15.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|