Gerçeklerin uzun süre gizlenemeyeceği, her yeni ‘belge’nin ortaya çıkmasıyla bir defa daha anlaşılıyor. Aynı günkü gazetelerde yayınlanan farklı haberler, ‘belge’ler konuşunca bazılarına susmak düştüğünü ortaya koydu.
Meselâ, “Hitler’in ordusunda Yahudiler de varmış” başlıklı bir haberi gazetelerde okumak şaşırtıcı oluyor. Çünkü Hitler, bütün dünyada Yahudi düşmanı olarak bilinir ve tartışması hâlâ devam eden “soykırım”a imza attığı öğretilir.
İlgili haberde şu bilgiler yer alıyor: “20’nci yüzyılın en büyük soykırımını Yahudilere karşı uygulayan Hitler’in ordusunda, aralarında general ve amiral rütbesine de yükselmiş Yahudi askerlerin bulunduğu ortaya çıktı. Dil öğrenmek için gittiği Almanya’da arşiv araştırmaları yapan American Military University tarih kürsüsü öğretim üyesi Bryan Mark Rigg, ‘Hitler’in Yahudi Askerleri’ adlı kitabında Auschwitz’te bile gardiyanlık yapan Yahudiler olduğunu ve bunların da soykırıma katıldığını belgeledi. Rigg, toplam 1671’i Nazi-Yahudi’nin ele alındığı kitabında, 161 Yahudi’nin savaşırken öldüğünü, 244’ünün Demir Haçı, 1’i Gümüş Alman Haçı, 19’u Altın Alman Haçı, 18’inin de Almanya’nın en üst düzey askerî madalyalarından Şövalye Haçı ile ödüllendirildiğini anlatıyor.” (Akşam, 14 Eylül 2006)
Hitler’in ordusunda görev alan böyle ünlü Yahidilerin olması önemsenecek ve tarihin yeniden yorumlanmasını gerekli kılacak ‘bilgi’ler değil midir? Kimbilir, zamanla-içerde ve dışarda-daha ne gibi sürprizlerle karşılaşacağız?
***
Kartelin ‘şeriat şoku’
Hollanda Adalet Bakanı Piet Hein Donner’in, İslâm, laiklik ve şeriatla ilgili beyanları, belki de en fazla Türkiye’deki ‘bir kısım medya’yı endişelendirdi. Hollandalı bakanın beyanlarının Avrupa’da tartışma başlattığını duyuran gazeteler, ilgili haberi “Şeriat şoku” başlığıyla vermişler. Piet Hein Donner’in beyanlarının tartışma başlatması tabiîdir. Hele hele bu beyanlar Türkiye’deki ‘bir kısım aydın’ için şok edici olmanın da ötesinde bir anlam ifade eder. Ama aynı zamanda var olan ‘dünya gerçeği’ni de gösterir.
İlgili haberde şu bilgiler var: “Tepkiler üzerine, iktidardaki Hıristiyan Demokratlar Birliği’ne (CDA) mensup Adalet Bakanı Donner, şeriat düzenini savunan biri olmadığını ısrarla vurguladı, yalnızca teoride böyle bir geçişin mümkün olabileceğini anlatmak istediğini belirtti ve Hollanda’daki Müslümanların kendi geleneklerine göre yaşamaları için daha fazla özgürlük tanınması gerektiğini söyledi. Donner, “İslâmiyet, şeriat kanunlarının getirilmesi anlamına gelse de Hollanda tarafından kucak açılmalı. Hollanda’da halkın üçte ikisi şeriat yasalarını isterse, bu mümkün olmamalı mı? Bunu yasal olarak engelleyemezsin ki. Çoğunluk ne derse o olur. Demokrasinin özü işte budur” dedi. Hollanda’da laiklik konusunda “kantarın topuzu kaçtı” değerlendirmesinde de bulunan Donner, bu sebeple ülkede İslâmın güçlenmesine “aşırı” tepki gösterildiğini ifade ederek, “Tanrıya inanmanın geri kafalılık olduğunu düşünecek kadar kibirlilik sergileniyor” diye konuştu. İslâmın Hollanda’da yerini bulması gerektiğine dikkat çeken Piet Hein Donner, “Müslümanlara ait değerlere ve geleneklere de saygı duyup kabullenmeliyiz. Müslüman din adamları beni ziyarete geldiğinde ’hadi gidip bir şeyler içelim’ diyemem” ifadesinde bulundu.” (Hürriyet, 14 Eylül 2006)
İşte inanca ve insana saygı. Yeni 28 Şubat süreçleri oluşturmak için ‘değirmene su taşıyan’ medya için bu beyanların ‘şok edici’ olmasını her halde normal görmek lâzım...
16.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|