Bu çağın insanı bir çok mânevî kirliliğin yanında, bir de görülmeyen düşman olan gürültüyle başı derttedir. Kendisine hizmet için ürettiği her oyuncağından da bu konuda şikâyetçidir.
La Baronne, ecdadımızla ilgili şunları söyler: "Bir Türk'ün bağırarak konuştuğunu duyamazsınız. Türkler hizmetkârlarına emirlerini el çırparak ya da kaş-göz işaretiyle veriyorlar. Birbirlerine karşı gösterdikleri saygıyı da sessizce ifade ediyorlar."
Ve şimdi kulaklarımızı sağır eden pazarlarımız, toplu taşıma araçlarında en mahrem konuların bağırarak konuşulmasını düşünün. Dünün tersi bir yaşantı içerisinde olduğumuz görülüyor. Göze görülmeyen ve ömür törpüsü olarak isimlendirilen gürültü, günümüz insanı için ciddi bir problem teşkil etmektedir. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların korunması çok zor. Bunun için İstanbul'a 'gürültünün başkenti' deniliyor.
Gürültüye maruz kalan kişilerde bir çok sağlık problemi meydana geldiği için, insanlar çok basit gerekçelerden dolayı kavga edebiliyorlar. Hatta gürültüden dolayı cinayetler dahi işlenebiliyor. Özellikle trafikten kaynaklanan gürültü sürücülere daha çok zarar verdiği için onlar trafitte iken daha çok hırçınlaşıyorlar. Dolayısıyla basit bir tartışmadan dolayı birbirlerine saldırıyorlar.
Gürültünün zararlarından birincisi duyma bozukluklarının meydana gelmesidir. Yapılan bir araştırmada Avrupa'da gürültü kirliliği sonucu işitme duyularını kaybeden insan sayısı, yaklaşık 10 milyondur. 30-65 dB (Desibel) arası, öfke, kızgınlık, uyku bozukluğu, 65-90 dB, fizyolojik tepkiler, solumunun hızlanması, kalp atışlarının azalması ve beyin sıvısındaki basıncın düşmesine neden oluyor. 90-120 dB başağrıları başlıyor. 120-140 dB arası iç kulakta ciddi hasarlar görülüyor."
Fazla gürültülü bir çevrede yaşamaya mahküm organizmanın bir türlü gevşeyerek rahat edemeyeceği anlaşalır. Bu hal fizikî mukavemeti de azaltacağından, şehirde yaşayan insanlar muhtelif mikropların karşısında müdafaasız bir av olarak kalırlar."1
Psikiyatlara göre, sürekli yolculuk eden ve çevredeki gürültüden etkilenen birinin, psikolojik bozuklulukları görülüyor. Tansiyon yükseliyor, kalb damar hastalıkları, beyin kanamaları, yorgunluk hissi, uyku bozukllukları ortaya çıkabiliyor. Peygamber efendimiz (asm) namazda dahi gürültü çıkarılmaması ile ilgili olarak "Kendin duyacağın kadar sesle oku. Yanındakileri rahatsız etme" diye buyurmaktadır.2
Bu çok önemli bir konudur. Namazda aynı hareketleri yapan aynı duaları okuyan insanların yanındaki kişinin sesli okuması diğer kişinin şaşırmasına bebep olur. "İbadetin ilk basamağı susmaktır."3 Evet gürültü artık ayrılmaz bir parçamız olmuştur. Bu illetten kurtulmamızın bir sebebi de Allah korkusuna dayanmaktadır. Çünkü çevremizdeki kişilerin çıkardığımız gürültüyle rahatsız edilmesi kul hakkına girmektedir. Madem dinimize göre "Eziyetten men vardır" fiillerimizle diğer insanlara eziyet etmemeliyiz.
Dipnotlar:
1- Taşkın Tuna, Çevre Kirliliği
2- Cam'us sağır, cilt,1,206
3- a.g.e. Cilt.2, 114
26.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|