1761’de başlayan hayat hikâyesi acı bir sonla noktalanacak olan Osmanlı’nın 30. padişahı Sultan 3. Selim padişahlığından çok müziğe ilgisi ile bilinir. O bir sultandır, ama cihanda saltanatta geçicidir ona göre. Der ki:
“Kıl tefekkür ey gönül çarhın hele devranını
Ki safa ise velev ekser cefadır saltanat
Bu cihanın devletine eyleme hırs ü tama
Pek sakın İlhami zira bi-bekadır saltanat.
Serir-i saltanatta olma gafil bir an İlhami
Sana da baki kalmaz çünki bu bir çerh-i devrandır. “
Şiirlerinde İlhami mahlasını kullanmış ve bir divan da tertib etmiştir. Devrinin ünlü şairi ve Mevlevi şeyhi Şeyh Galip‘le de dostluk kurmuştur. Sadullah Ağa, Dede Efendi gibi büyük ustaları saraya dâvet etmiş müzik toplantıları düzenlemiştir. Sultan 3. Selim tanburi ve neyzen olmasının yanı sıra aynı zamanda bir mevleviydi. Bilinen 64 eseri vardır. Musıkişinas Osmanlı Sultanı 3. Selim maalesef iç karışıklıklar ve isyana muhatap olmuş, isyancılar saraya saldırmışlardır. Sultan canilerin bu saldırılarına neyleriyle mukabele etmişti. Öldüğünde hırkasının cebinde Nevresi Kadim’în
“Kendi elimle yare açıp verdiğim kalem
Fetva-yı hun –i na-hâkımı yazdı iptida “
beytinin yazılı olduğu bir kâğıt çıkmıştı.
Geçmiş zaman olur ki
Osmanlı’nın ilk hava şehidi
Tayyareci Fethi Bey’in türküsü
Tayyareci Fethi Bey, Osmanlı’nın ilk hava şehidi pilotudur. Peki onun için yapılan bir türkü de olduğunu biliyor muydunuz? Kısaca hikâyesini anlatalım: Fethi Bey Deniz Harp Okulunu ve İngiltere’de de Havacılık Okulunu bitirir. Yüzbaşı rütbesi alıp İstanbul’ da gösteri uçuşları yapar. Hatta dönemin içişleri bakanı Talat Paşa’yı da uçağıyla gezdirmiştir. Padişahın talebi üzerine Şam ve İskenderiye ye bir hava yolculuğu planlanır. 1914 yılında yapılan bu yolculuk maalesef hüzünle sonuçlanır. Şam’da uçak düşer. Kabri Şam yakınlarındaki Selahaddin-i Eyyubi Türbesinde bulunmaktadır. Bu olayın ardından Behçet Kemal Çağlar’ın yazdığı şiir 1940’larda türkü olarak taş plağa okunur. Türkünün sözleri şöyledir:
Aslan uçtu diye söylenir methi
Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi
Kahrolur darbanla elbet her zeman
Olursa bakış yan ve maksat eğri
Bak Fethiye oldu sayende Meğri
Kartalım! Gölgende hürdür bu vatan.
Seyirnağme..
Seyirnağme...
Müziğin bir kültür ve değer olduğunun bilincinde olanlar için bence izlenmesi gereken bir program Seyirnağme. Yıllardır Kanal 7, STV, TV 5 gibi pek çok televizyon kanalında yaptığı kaliteli müzik programlarıyla tanıdığımız Mehmet Güntekin ile İncila Bertuğ’un hazırlayıp sunduğu Seyirnağme, genç sanatçıların ses ve enstrüman icraları ile oldukça dikkat çekici. Sadece birbirinden güzel eserleri dinlemekle kalmıyor, müziğimize hizmet etmiş değerli şahsiyetlere, bestekârlara ve müzik kültürümüze dair pek çok şeyde öğreniyorsunuz. Gerek sunum gerekse tarz olarak izlenmesi akıcı, izleyiciyi sıkmadan bilgilendiren ve bir yandan da müziğimizin en güzel eserlerini dinlettiren bu programı beğeneceğinize inanıyorum. Emeği geçenleri tebrik ederken diğer televizyonlara da örnek oluşturmasını ümit ederim. Seyirnağme her Pazartesi saat 23:00 ‘de TRT 2’de.
Özür
Epeydir “Müzik Düşünceleri”ni düzenli olarak yazamamanın verdiği sıkıntıyı içimde duyuyorum. Her defasında en azından 2 haftalık periyotlarla yazmayı hedeflememe rağmen bir türlü bu hedefime de ulaşamadım ne yazık ki. Sizlerden zaman zaman gelen bu yöndeki hatırlatmalara ise söyleyecek söz bulmak zor gerçekten. Zamansızlık ve yoğunluk gibi en çok tekrar edilen ‘bahane’lerin arkasına saklanmak ise pek doğru olmayacak. Geçenlerde Manisa’dan da kıymetli okurumuz Mehmet Yavaş Bey’in “Ali Bey Merhaba. Nasılsınız? İşleriniz oldukça yoğun herhalde. Gazetede yazılarınız fazla çıkmıyor. En son yazınız Menderes ve yasaklı şarkı ile ilgili. Musikiye meraklı olduğumuz için yazılarınızı takip ediyoruz... ’’ şeklindeki mesajını okuyunca bu vesileyle özür beyan etmek istedim. Konserler için gittiğim yerlerdeki değerli okuyucularımızın yazıları kesip arşiv yaptıklarını, ilgiyle okuduklarını belirten sözlerin ağırlığı karşısında ise ezilmemek mümkün değil. İyi ki diyorum günlük makale yazmak durumunda olan biri değilim. 2 haftada bir bile olsa biraz müzik üzerine araştırma yapıp okumadan da yazılmıyor. Bu arada gazetemiz genel yayın müdürü Kâzım Güleçyüz ile yayın koordinatörümüz Abdullah Eraçıkbaş beylere destek ve teşviklerinden dolayı teşekkür etmek isterim. Ama merak ediyorum böyle düzensiz yazan bir yazarlarına daha ne kadar sabredecekler diye?
Gönülden Dile
“Padişahların padişahı olan Sultan-ı Ezelî, Kur’ân denilen musika-i İlâhiyesi ile umum âlemi doldurarak kubbe-i âsumanda şiddetli ses getirmekle, sadef-i kefh-misâl olan ulema ve meşâyih ve hutebânın dimağ, kalb ve femlerine vurarak, aks-i sadâsı onların lisanlarından çıkıp seyir ve seyelân ederek, çeşit çeşit sadâlarla dünyayı güm güm ile ihtizaza getiren o sadânın tecessüm ve intibaıyla; umum kütüb-ü İslâmiyeyi bir tanbur ve kanunun bir teli ve bir şeridi hükmüne getiren ve herbir tel, bir nev’iyle onu ilân eden o sadâ-yı semavî ve ruhanîyi kalbin kulağıyla işitmeyen veya dinlemeyen; acaba o sadâya nispeten sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini ve karasinekler gibi bir hükûmetin adamlarının vızvızlarını işitecek midir?”
Bediüzzaman Said Nursi,
Münâzarât
19.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|