Özal cumhurbaşkanlığına aday olduğunda slogan, “Sivil cumhurbaşkanı”ydı. 27 Mayıs’la birlikte sivil cumhurbaşkanlığı dönemi kapanmış, askerî cumhurbaşkanlığı geleneği kökleşerek sürmüştü.
Celal Bayar Türkiye’nin ilk sivil cumhurbaşkanıydı. Özal’a kadar Evren dahil 7 cumhurbaşkanı gelmiş, ancak Bayar haricinde hepsi asker kökenli kişilerden olmuştu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan sonra Genelkurmay Başkanlığı nasıl bir gelenek haline geldiyse, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sonra da Cumhurbaşkanlığı en üst görev olarak algılanır olmuştu.
Özal’ın cumhurbaşkanlığını destekleyenler, “Bayar’dan sonra Özal” diyordu. Çankaya’da asker cumhurbaşkanı devrinin kapanmasını ve artık sivil cumhurbaşkanı döneminin açılmasını savunuyorlardı. Özal ise 1989 yerel seçimlerinde ağır bir darbe yemiş, oy oranı yüzde 21.75’e gerilemişti. Çankaya onun için kurtuluş demekti. Demirel cumhurbaşkanı olmadan önce, ”Sivil ve alnı secdeye değen cumhurbaşkanı” kriterleri hakimdi.
O dönem BBP milletvekili olarak parlamentoda bulunan Ökkeş Şendiller yıllar sonra,
“Cumhurbaşkanı kriterlerimizi belirledik, kararımızı aldık. Başbakan Demirel’le görüşmek üzere makamına gittik. Cumhurbaşkanlığı konusundaki kriterlerimizi, ”sivil olmalı alnı secdeye değmeli” diye sıraladık. Sözlerimiz bittiğinde Demirel, ‘Beni tarif ediyorsunuz’ dedi. Sonra kendini ve Çankaya konusunun önemini anlattı. Çıkarken hepimizin oyları Demirel’in cebindeydi” diye anlatmıştı.
Demirel ise DYP Grubunda kürsüye çıkmış, “14 Mayıs’ta Demokrat Parti iktidar oldu. Ancak bu yetmezdi. Misyonun bayrağının Çankaya’ya dikilmesi gerekiyordu. Hareketin lideri Celal Bayar Cumhurbaşkanı olmalı, bayrak Çankaya’ya dikilmeliydi” demişti. Celal Bayar yani Süleyman Demirel Çankaya’ya çıkmalıydı. Çıktı da...
Ahmet Necdet Sezer ise 28 Şubat sürecinde en çok eksikliği hissedilen hukukun üstünlüğüne, insan haklarına vurgu yapan bir Anayasa Mahkemesi olduğu için Çankaya’ya çıkarıldı.
Şimdi önümüzde bir cumhurbaşkanlığı süreci daha var. Bu kez de Başbakan Erdoğan Çankaya kriterlerini açıkladı. Çankaya’ya çıkacak şahıs, “Lider olmalı” dedi.
Peki Erdoğan’ın belirlediği kriterler elbisesini kimlere giydirebiliriz. Önce giyemeyecek olanlar belli oldu. Meclis içinden olacak... Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Yargıtay Başkanı Osman Arslan gibi isimler oyun dışına itildiler.
Meclis dışında bir isme geçit yok. Zaten bu durum Parlamentoya bir hakaret olurdu. İkincisi ise Anayasa değişikliğine gidip cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusu da şu aşamada düşünülmüyor. Erdoğan oyuna çıkarken kural değiştirmek istemiyor. Çünkü başına neler geleceğini bilmiyor.
Peki bu tarifler kime uyuyor? Cumhuriyet tarihinde Ecevit haricinde hiçbir lider yok ki, Çankaya’yı arzulamasın. Lise mezunu olduğu için Ecevit’in de tahsil sorunu vardı.
‘Çankaya, kimsenin elinin tersiyle iteceği bir makam değildir’ sözü boşuna darbı mesel olmadı.
Bu tarifler tek bir ismi işaret ediyor. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tarifleri sadece kendisine uyuyor. Sadece adı Recep Tayyip, soyadı Erdoğan olsun demediği kaldı. Çok çalkantı yaşayacağımız kesin ama millî iradenin bunu başarması gerekiyor. Eğer Anayasa değiştirecek çoğunluğa rağmen liderlerini Çankaya’ya çıkaramazlarsa, çok büyük fırtınalar ve kasırgalar bekliyor demektir AKP iktidarını.
Tabi böbrek taşı gibi rejimin ikide bir sancılar çekmesine yol açan Çankaya sendromunu aşmanın tek yolu var. O da Cumhurbaşkanını halkın seçmesi. Ancak şu anda düdük çaldı, oyun başladı. Oyun içinde kural değiştirmek, eski kurtların Erdoğan’ı ham yapma planından başka bir şey değil.
19.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|