Bütün dünyada İslâmiyete, Hz. Allah’ın son Resûlü sevgililer sevgilisi, güneşler güneşi Efendimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (asm) ve Kur’ân-ı Kerim’e karşı büyük bir teveccüh var. Yedi milyara dayanan ve günde 400 bin çocuğun dünyaya geldiği bu âlemde, insanlık bütün sistemleri denedi ve deniyor. Bilhassa, 193 devletin sandığa giden 140 ülkesinde, münevver insanlar artık hakkı ve hakikati bulmanın müthiş arayışı içindedirler. Onların bu arayışı kendilerini son kitaba, son Resûle ve son dine getirmektedir. Her sahada, eğitimden barışa kadar...
Dünyanın sayılı ülkelerinden biri de Türkiye. Türkiye, Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra kabuk değiştireceğim derken din ve din namına bir çok mukaddesât çiğnenmiş ve dindarlara akıl ve hayale gelmeyen zulümler yapılmıştır. Bunun en bariz örneği, Ord. Prof. Anna Masala’nın ifadesiyle çağın Mevlânâ’sı Hz. Bediüzzaman Said Nursî, neşrettiği Nur Külliyatı ve onun münevver, vatanperver talebeleridir. Bunu artık sağcısı da, solcusu da ikrar etmektedir. Fakat çok şeyler kaybedildi ve heder edildi.
Aradan yıllar geçti, 14 Mayıs 1950 tarihinde Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye’de bir çok sahada pencereler açıldı. Hürriyet, insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, imam hatipler, Kur’ân kursları, vs... İhtilâller ve çeşitli iktidarlar devam etti... 2006 yılına geldik. Geçtiğimiz Pazar günü Türkiye’nin inci şehirlerinden Zonguldak ilimizde idik. İlin Yeni Asya gazetesi temsilciliği tarafından deruhte edilen “Hz. Bediüzzaman’ın Hakka vuslatının 46. sene-i devriyesi münasebetiyle anma programı”. Yer çok mühim: “Zonguldak Kapalı Spor Salonu”. Bunlar Türkiye’de nereden nerelere geldiğimizin emareleridir. Kahraman Zonguldaklılar bu faaliyeti birkaç yıldır deruhte etmektedirler. Benim burada üçüncü konuşmam oldu.
Organizatörlüğünü ve takdimciliğini Sn. Hamza Kara Beyin yaptığı programın açış konuşmasında Sn. Nejat Eren “Yeni Asya ve Risâle-i Nur’un mahiyeti” üzerinde kısa ve öz durdu. Günün birinci konuşmacısı muhterem büyüğümüz Mehmet Kutlular “Bediüzzaman ve Ahlâk” konusu üzerinde bu yıl verdiği sayısız ifade ve hitaplarından ayrı bir parçasını sundu. Ahlâkın sosyal hayattaki ve devlet bünyesindeki durumuna çıkış yollarını gösterdi. Biz de son konuşmacı olarak vakit sınırını aşmadan “Hz. Peygamberden çağımıza müjdeler” başlıklı konuşmamızda, çarpıcı misaller ve belgeler sunduk.
Kâinatın serveri Efendimizin (asm) çağları sarsan ve bütün çağları içine alan muhteşem sözleri vardır. En zor şartlarda söylediği her sözü çıktı ve çıkmaktadır. Bir hadislerinde “Güneş batıdan doğacaktır” buyurmaktadır. Çağın müfessir-i Kur’ân’ı Hz. Bediüzzaman, Münazarat eserinde “İslâmiyet güneş gibidir üflemekle sönmez” diyor. İslâmı güneş olarak kabul etmektedir ve tamamen doğrudur. Çünkü bunu teyid eden İngiliz Prens Charles da Londra’daki sempozyumda “İslâmiyet batıyı karanlıktan kurtardı” diyor. Verdiğim birkaç çarpıcı gelişme: Son Dünya Futbol kupası maçları bu günlerde Avrupa’nın bahtiyar diyarı Almanya’da bütün hızıyla ve heyecanıyla devam etmektedir. Bütün ülkeler bütün dinler bütün ırklar var. Fakat gözden kaçırdıkları bir hakikat var. 2006 itibarıyla Almanya’da 25 bin kilise, 2600 cami var. Bunun 760 tanesi Diyanet İşleri Başkanlığının, diğerleri müşterek İslâm cemaatlerinin. İlginç nokta; kiliseler bomboş, camiler tıklım tıklım.
Ayrı bir çarpıcı gelişme: 2012’de 100’ü aşkın devletin iştirak edeceği İngiltere Spor Olimpiyatları var. Olimpiyat stadı 80 bin kişilik. Fakat İngilizler olimpik köy adı verdikleri beldede 40 bin kişilik cami temelini atarlar. Bugün İngiltere’nin tümünde bin cami var. Meselelere siyasî konjöktör açısından değil “Güneş batıdan doğacıktır” müjdesinden bakmak lâzımdır. Fakat ne hikmetse, bazıları bunları gözlük camının kara camından görmüyor. Şahsen bunları anlatırken ruhumda binler pencereler açılmaktadır.
Bu nevî programlar ufak değil. Salonda da dedim: “Mele-i âlânın sakinleri alkışlıyor.” Bu cihetle bütün zerrâtımla emeği geçen can dostlarını kucaklıyor ve alkışlıyorum.
16.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|