Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Tanıyalım ve dinleyelim



Işık ve Sabancı Üniversitelerinin desteklediği, dün kısaca işaret ettiğimiz “Türkiye’de Sosyal Tercihler Araştırması”nı değerlendiren bazı gazeteler, haberi duyururken “Halkımızı tanıyalım” başlığını uygun görmüştü. (Radikal, 14 Haziran 2006)

Doğru bir tesbit. Halkımızı tanıyalım ve ne istediklerine kulak verelim. Zaten Türkiye’de yaşanan sıkıntı da, halkın taleplerine kulak tıkanması değil mi? Milletin ‘ak’ dediğine ‘kara’ diyen yöneticiler sebebiyle belimiz bir türlü doğrulmuyor...

Araştırmada dikkat çeken ‘yeni’ konuların olması yanında, yıllardan beri bilinen gerçeklerin tekrarlanmış olması da ibret verici. Türkiye’yi ‘idare’ edenlerin ‘sorun’ olarak görmediği pek çok konu millet nezdinde ‘çözülmesi gereken sorun’lar listesinde yer alırken; yöneticilerin ‘ajanda’sında yer alan pek çok konu da milletin gündeminde yer bulamıyor. ‘İdare edenler’ ‘irtica’ gibi konuları birinci sıraya koyarken, millet ‘özgürlük’leri birinci sıraya yerleştiriyor.

Meselâ, aleyhte bunca propagandaya ve bazı eksikliklerine rağmen; İmam Hatip Liseleri hâlâ gözde liseler listesindeki yerini koruyor. Bir de bu okulların mezunlarının ‘eşit’ şartlarda üniversiteye girebildiğini düşünün... Araştırmada gözlerden kaçan bir tesbit daha var: Lisede kız ve erkekler aynı sınıfta okumamalı diyenlerin oranı yüzde 31 olarak tesbit edilmiş. Bazıları bu görüşte olanları ‘gerici’ olarak isimlendirebilir, ama eğitim sisteminin ve çocuklarımızın içine sürüklendiği durum ortada. “Liseli aşıklar”ın silâhlarla okul bastığı, birbirlerini yaraladığı, hatta öldürdüğü haberleri gazete sayfalarını işgal etmiyor mu? “İmam nikâhı” kıyanların mahkemeye verildiği bir toplumda, “İmam nikâhsız evlilik olmaz” diyenlerin oranı da yüzde 67 olmuş. Türkiye’de dindar insanlara baskı yapıldığını düşünenlerin oranının ise yüzde 25 olduğu ortaya çıkmış.

Araştırmaya katılanların yüzde 40’ı da güya ‘askerî yönetimi, seçilmiş hükümetlere tercih ediyor’muş. Araştırmanın geneline bakılınca, ‘Bu cevapları veren kişilerin, ihtilalcilere destek olması mümkün değil’ kanaati oluşuyor. Tabiî ki araştırmanın bir bölümünü kabul edip, diğer bölümlerini reddetme lüksümüz de yok. Ancak bu konudaki soruların nasıl sorulduğu da çok önemli. Mesela, “Siyasetçileri ülkeyi ‘satarsa’ çare olarak ihtilali destekler misiniz?” gibi kendi içinde yönlendirmeli ve çelişkili bir soruyla karşılaşan kişi ne cevap versin, verebilir? Yoksa, çıkan ‘iyi’ sonuçları gölgelemek için mi bu ‘tuzak’ yorumlar, neticeler ortaya konuldu? Öyle ya, “İhtilale destek veren, ama ‘dindar’ bir toplum var” mı denilmek isteniyor? Böyle bir zorlama olduysa bu emeklere yazık...

Göz ardı edilmemesi gereken bir nokta da araştırmaya katılanların yüzde 25’inin “Türkiye’de dindar insanlara baskı yapıldığını” düşünüyor olmasıdır. Bazıları aksini iddia etse de, millet böyle düşünüyor. Bu cevaplar da insaf ehlini biraz düşündürmeli...

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Güniz Sokak’taki evinde kendisini ziyaret eden bir gruba hitap ederken ‘’Vatandaşların ‘İslâmın gereklerinin hiçbirini yapamıyorum’ şikayeti içinde olmadığını’’ söylemiş. (AA, 16 Haziran 2006)

Bundan yola çıkarak, “Türkiye’de din, inanç ve fikir özgürlüğü yönünde bir ‘sorun’ yoktur” denilebilir mi? Bakınız, aynı gün açıklanan araştırma sonuçlarına göre, hiç değilse halkın yüzde 25’i “dindar insanlara baskı yapıldığı” görüşünde ısrarlı. Tabii ki “İslâmın gereklerinin hiçbirini yapamıyorum” diyen yok, ama “bazılarını yapamıyorum” diyen var!

Daha önce de benzer beyanlar olmuştu. Bu noktada başta ilahiyatçılar olmak üzere ‘kanaat önderleri’ ve ilgili STK’lara, aydınlara büyük iş düşüyor. Bir dosya hazırlanmalı ve ‘engellenen, yapılmasına izin verilmeyen İslâmî görevler’ sıralanmalıdır. Böyle bir dosya hazırlanır ve ehil kişilerce ilgililere sunulursa; umulur ki netice alınabilir.

Milleti de, milleti kaale almayanları da tanıyalım!

*

Alkol ocak söndürür

İntihar eden genç bir kız, babasına bıraktığı ‘intihar mektubu’nda şöyle demiş: “Kanımı rakıya katıp içecektin, hadi iç.” (Vatan, 14 Haziran 2006)

Ayrıntılar bir yana, bu ‘not’ alkolün bir ocak daha söndürdüğünü gösteren feci bir bilgi değil mi?

16.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.06.2006) - Yasak kalkar, ‘sorun’ biter

  (14.06.2006) - Okuma mevsimi

  (13.06.2006) - İlk değil, son olsun!

  (12.06.2006) - Özümüze dönelim

  (11.06.2006) - Faiz kuyusu

  (09.06.2006) - Müstehcenlik tehdidi

  (08.06.2006) - Siz daha fazlasını verin!

  (07.06.2006) - Mutabakat, ama kiminle?

  (05.06.2006) - İstanbul ne ki, Erzurum yayla

  (04.06.2006) - Ambargo değil, yardım

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004