Türkiye’nin ‘idare’sinde rol alan bazı siyasetçi ve bürokratlar, zaman zaman çıkıp, “Bu sorun ortadan kalsın!” diyerek hararetli beyanlarda bulunurlar. “Ortadan kalksın” dedikleri ‘sorun’ da; başörtüsü tartışmalarıdır.
Onlara göre, böyle bir ‘sorun’ yok, bu ‘sorun’ tamamen yapaydır/sun’idir. Tabiî ki başörtüsü bir ‘sorun’ değil, baş örtmeyi yasaklamak bir ‘sorun’dur ve her ne kadar ‘böyle bir sorun yok’ denilse de, bu ‘sorun’ var ve millet işin farkında.
Son sözü başta söylemekte bir beis yok: Kanunsuz başörtüsü yasağı sona ermeden —aradan bin yıl dahi geçse—bu ‘sorun’ bitmeyecek. Çünkü isteyenin başını örtemesi, en temel ‘insan hak’larından biridir. Aksini iddia edenler, kendilerini bir süreliğine belki kandırabilirler, ama kamuoyunu, milleti ve insanlığı uzun süre kandırmaları mümkün değildir.
Kanunsuz başörtüsü yasağını sürdürmek isteyenler, konunun gündeme geterilmesinden de hayli rahatsızlar. Onlara göre bu konu kapanmış, böyle bir ‘sorun’ gündemde yoktur ve olmamalıdır. Ankara Üniversitesi Rektörü de böyle düşünüyor ki, “60. yıl kutlama törenleri”nde şöyle konuşmuş: ‘’Türban sorunu olarak somutlaşan, kız öğrencilerin kılık kıyafeti ile ilgili olup hukuken günümüzde sorun olmaması gerekirken, bazı çevrelerce devamlı gündemde tutularak gerginlik nedeni haline getirilen konu artık ülkemizin gündeminden tamamen çıkarılmalıdır.’’ (AA, 13 Haziran 2006)
AÜ Rektörü, başörtüsü yasağını savunurken, şunu da söylemiş: “Türk hukuk sistemi ve bağlı bulunduğumuz Avrupa hukuk sistemi tarafından çözülmüş ve değiştirilmesi mümkün olmayan kesin kararlara bağlanmış olmasına karşın...”
Yani, sanki Avrupa’daki üniversitelerde de başörtüsü yasakmış gibi bir anlam verilerek, bu konunun Avrupa hukuk sistemi tarafından yasaklanmak suretiyle çözüldüğü ve üstelik bu durumun değiştirilmesinin de mümkün olmadığı imajı veriliyor. Herkesin bildiğini bir defa daha tekrarlayalım: Avrupa’nın hiç bir ülkesinde, evet hiç bir ülkesinde, Türkiye’de olduğu gibi, üniversitelerde başörtüsü yasağı yoktur! Hatta ve hatta, ilkokul dahil, hiç bir okulda başörtüsü yasağı yoktur. Tek istisna, Fransa’daki devlet ilk/ortaöğretim okulları/liseleridir. “Yasakçı Fransa”da bile, devlet liselerinde (orada da üniversitelerde başörtüsü takmak serbesttir) başörtüsü yasak olmakla birlikte, özel liselerde yasak yoktur! Durum böyle olduğu halde, başörtüsü yasağının ‘Avrupa hukukuna dayandığı ve değiştirilemez olduğu’ söylenebilir mi? Sıkılmasalar, ‘değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeler/yasaklar’ arasında sayacaklar!
Bazılarının Türkiye ve dünya gerçeklerine gözlerini kapayıp, “Bu sorun ortadan kalksın!” dedikleri gün, bir gerçek belki de bininci defa açıklandı. Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Ali Çarkoğlu’nun birlikte yaptığı “Türkiye’de Sosyal Tercihler Araştırması”ndan “Başörtüsüne evet” cevabı çıkmış. Gazetede tam sayfa yer alan araştırma sonuçlarına göre, araştırmaya katılanlardan, “Devlet memurları işlerini yaparken baş, omuz ve saçlarını kapatan türban takabilmeli mi?” sorusuna yüzde 65, “Öğrenciler üniversite içinde türban takabilmeli mi?” sorusuna yüzde 67 oranında evet cevabı çıkmış. (Milliyet, 14 Haziran 2006)
Vak’a böyle olduğu halde, kanunsuz başörtüsü yasağının devam etmesi ve bunun ‘yok’ farzedilmesi, unutulması, ‘ortadan kalkması’ mümkün müdür?
Yasak kalkar, ‘sorun’ biter...
15.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|