Kur’ân; hem zikir, hem fikir, hem emir ve dâvet, hem şükür, hem hikmet, hem eğitim, hem terbiye, hem de bütün ilimleri içine alan mukaddes bir kitap olduğundan baştan sona ahlâkî hakikatleri, ölçüleri, değerleri, normları da ihtivâ eder. O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz iken, aynı zamanda şifâ kaynağıdır.1 Rûhî-bedenî her türlü rahatsızlıkları giderici bir rahmet, yanlışları doğrultan bir eserdir.
Tarihin şehadetiyle, ezvac-ı tahirat, Peygamberimizin (a.s.m.) tertemiz, pak, iffet ve namus timsâli hanımları, sahabe ve hattâ düşmanlarının da tasdikıyla yüce Peygamber (a.s.m.) en güzel, en üstün bir ahlâkta idi. Ve o ahlâk da Kur’an ahlâkıydı.2 İnsanı çirkin, yanlış, kötü yollara düşmeden, doğru, güzel, huzurlu yolu gösterip kurtaracak Kur’ân ahlâkıdır. Çünkü Kur’ân; insanla kâinat arasında olan bağlantıları sağlar. İnsan kâinatın minyatürü, kâinat büyük bir insan; Kur’ân, kâinatın yazılı şekli; kâinat Kur’ân’ın açılımı olduğuna göre; insanın kâinat karşısındaki durumunu ve ahlâkî duruşunu Kur’ân ayarlar. Çünkü, Kur’ân;
* Şu büyük kâinat kitabının ezelî bir tercümesi; tekvîni âyetler dediğimiz kâinattaki bütün varlıkları, tabiat kanunlarını, fiil, oluş ve hareketleri okuyan çeşitli dillerinin ebedî tercümanı;
* Zeminde ve gökte gizli İlâhî isimlerin (Esmâ-i Hüsnâ’nın) mânevî hazînelerinin keşşâfı/açıklayanı, keşfedenidir. (Allah’ın herbir isim ve sıfatı ahlâkî değerleri de kapsar. Ki, insanın asıl vazifesi, Esmâyı yansıtmaktır. Yâni, Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmaktır.
* Kur’ân, şehâdet âleminin perdesi arkasında olan gayb âlemi cihetinden gelen sonsuz Rahmânî iltifat ve ezelî hitabının hazînesi; şu İslâmiyetin mânevî âleminin güneşi, temeli, hendesesi, geometrisi; (bu da ahlâkî esasları ihtivâ eder)
* Ahiret âleminin mukaddes haritası; (İnsanın kendisini âhirete göre ayarlamasını ve ahlâklı olmasını tavsiye eder)
* Yaratıcı’nın Zât ve sıfât ve isimlerinin ve İlâhi işlerin açıklayıcı sözü; izâh eden yorumu, kesin delili/belgesi, geniş tercümanı;
* Şu insaniyet âleminin terbiye edicisi;
* Büyük insaniyet olan İslâmiyetin su ve ziyâsı, ışığı; insanlığın hakiki felsefesi;
* İnsaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi/aydınlatıcısı ve hidâyete erdiricisidir.3
Bu açılardan da bakıldığında yine Kur’ân, ahlâkî normları, değerleri insanlığın gündemine sokmakta, insanlığı mütemadiyen dürüst, doğru, ahlâklı olmaya yöneltmektedir.
Dipnotlar:
1-Kur’ân, Fussılet, 44; 2-Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn: 139; Ebû Dâvud, Tatavvu’: 26 3-Sözler, s. 330
15.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|