Bundan yüz yıl, iki yüz yıl, üç yüz yıl önce, şimdi Türkiye’de yaşananları anlatsak kim inanırdı?
Başörtüsünün okullarda, resmî dairelerde, üniversitede çalışan ve okuyanlar için yasak olduğuna kim inanırdı?
Dilimizin, kelimelerimizin, giyim ve kuşamımızın değişeceğine kim inanırdı?
Zorla şapka giydirileceğine, dinî hayatın tamamen resmî ve gayri resmî kurum ve kuruluşlarda yasak olacağına kim inanırdı?
Toplumun bu derece dejenere edileceğine kim inanırdı?
Kim inanırdı?
Ama oldu.
Eskinin ne kadar iyi şeyi varsa hepsi terk edildi.
Geçmişin bu zamana uymayan ne kadar şeyi varsa hepsinin kalmasını istemiyoruz. Ama bu milletin olmazsa olmazları var.
Din hayatın hayatı idi.
Bu milletin tüm güzel kazanımları dinden kaynaklanan şeylerdi.
Olanlar oldu.
Yüzyıla yakın bir zaman diliminde birçok şey değişti.
Devletin en üst düzeyinde bulunan bir avuç mutlu azınlık, geçmişin ne kadar iyi kazanımları varsa hepsini terk etti.
Batının teknik ve teknolojisini almamız gerekirken işe yaramaz rezaletlerini aldık.
Geçmişte bizim olan şeylerimize, gayri müslimlere tanıdığımız haklar kadar sahip olmadık.
Kim inanırdı?
Bundan yüz yıl, iki yüz yıl öncesinde, bu hale geleceğimizi?
Dünyaya hükmeden bir devlet şimdi IMF’nin talimatları ile hükümetlik edi-yor.
Avrupa üflüyor, bizimkiler burada oynuyor.
Nereye kadar?
Bir cumhurbaşkanlığı seçimi dahi ülkede sorun oluyor.
Ve bu millet herşeye rağmen kendi benlik ve kimliğini yitirmedi, yitirmeyecek.
Ve kim tahmin ederdi bu kadar dönüşüm yaşayacağımızı?
22.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|