Akşam güneşin batışıyla beraber, sokaklar da ıssızlaşmaya başlar. Şehirler büyüdükçe, yıllar geçtikçe, günler uzadıkça azalsa da gecenin ıssızlaştırdığı yollar, caddelerdeki insanlar birer ikişer azalır, evlerin ışıkları birer ikişer yanar.
Kiminde huzur vardır o evlerin, hava kararsa da, aydınlansa da. Kiminde hüzün vardır, en güçlü aydınlatmanın bile aydınlatamayacağı kadar.
Kimi sessizleşerek, geceye katkı sağlar, kimi gürültüyle. Kiminin sessizliğinde, kiminin gürültüsünde huzur vardır. Huzursuzluğu sessizlikle, hüznü gürültüyle besleyenler olduğu gibi.
Akşam demek, kimileri için, yemek, televizyon, uyku sıralamasının ilk adımıdır.
Kimileri için sokaklar yerine, evin yalnızlaşması ve sabaha kadar birilerini beklemeye başlamasıdır. Kimilerinin gece hayatından anladığı, kimi evlerin yalnızlığıdır aslında. Ve aslında, kendi yalnızlığına, janjanlı ambalajlar geçirip, parfümler sıkmaktır.
Kimi evler kalabalıktır, mutfakta kazanlar kaynamaktadır. Ama aslında, kaçta kaçı gerçekten o evin içinde tamamen bulunmaktadır, kaçta kaçı sadece bedeniyle ikamet etmektedir? Atılan kahkahaların kaçı gerçektir, tebessümlerin kaçı sahici?
Bir gün gitmektedir, insanın ve dünyanın ömründen. Dünya üzerine düşeni yapmıştır, güne dair: Güneş mesaisini bitirmiş, akşam ezanıyla beraber yeni görevler için başka koordinatlara doğru yol almıştır.
Peki bu mudur, insan için bir günün bitmesi, gecenin başlangıcı, güneşin şehrin semalarına veda etmesi?
Akşam demek, aslında, biten günü hesaba çekmek, gelecek güne dair sorular sormaktır: Yarının bugünden bir farkı olacak mı? Dahası, yarın olacak mı? Olacaksa, ben o yarının içerisinde nerede olacağım?
Akşam olmuştur, “Hüzünlendim ben yine” demektedir, kimileri. Çünkü birileri için, biten her şey, kendi bitişine dair bir şeyler söylemektedir. Ve kendi bitişi hakkında hiç iyi şeyler düşünmemektedir, kendisi. O yüzden, “Akşam oldu, hüzünlendim ben yine” demekte haklıdır kendince.
Oysa akşam olmuştur, yeni bir gün başlayacaktır yarın sabah.
Eyvallah.
26.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|