1935 yılına kadar “Hürriyet Bayramı” adı altında bir kutlama günümüz olduğunu, biliyor muydunuz? Amerikalıların 4 Temmuz günü, Fransızların 14 Temmuz’u olduğu gibi bizim de 23 Temmuz Hürriyet Bayramımız vardı. (Bu bayram 13 Mayıs 1935 tarihinde bir yasa ile kaldırılmıştır)
Hürriyet Bayramı, II. Meşrûtiyetin ilânının yıldönümüdür. “Meşrûtiyet nasıl ilân edilmiştir?” konusu bir hayli uzun olmasına rağmen sütunun elverdiği ölçüde hacmi ölçüsünde değinmeye çalışalım.
Düvel-i muazzama yani büyük devletler Osmanlıyı parçalama kararı almıştı. O güne kadar sadece Abdülhamid’in istibdat yönetimine karşı örgütlenmiş olan İttihatçılar, bu sefer düşman cephesini genişletmişlerdi. İttihat Terakki Cemiyetinin Manastır Şubesi, yayınladığı bir bildiri ile Avrupa Devletlerine şu karşılığı veriyordu:
“Avrupa’nın uydurma Makedonya teşkili kabul edilmeyecektir… Avrupa bizim menfaatimize karşı olan yolda yürümeye devam ederse o takdirde artık sabrımız tükenmiş demektir. Şerefli bir ömrü sefilane bir hayata tercih ederiz.”
İşte bu ültimatomdan sonra Türk aydınları İttihatçıların şemsiyesi altında birleşti. İstibdat ve Avrupa planlarına karşı gelmek için bir ayaklanma hazırlığı başladı.
II. Abdülhamid girişimlerden haberdar olmuştu. Subay isyanlarını bastırmak ve dağdakileri indirmek için önce Müşir Şemsi Paşa’yı sonra da Müşir Osman Fevzi Paşayı görevlendirdi.
Teğmen Atıf isimli bir İttihatçı, Şemsi Paşa’ya bir zarf getirdiğini söyleyerek kendisine uzatmış, Paşa okurken de kendisini tabanca ile vurmuştu. Zarfın içinde “Ya vatan, yahut ölüm” yazıyordu.
Diğer Paşa ise Manastır’a ulaşmadan Eyüp Sabri ve Resneli Niyazi kuvvetlerince dağa kaldırılıp esir alındı.
21 Temmuz 1908 gecesi İttihatçılar Selanik’te toplanarak karar aldılar. Meşrûtiyetin ilânı ve anayasanın yürürlüğe konulması için telgraf çekilecekti. Eğer cevap olumsuz olursa 24 Temmuz günü ayaklanma başlatılacaktı.
22 Temmuz günü çok kritik bir olay meydana geldi. İsyanı bastırmak için Selanik Rıhtımına çıkan 18 bin kişilik İzmir Kolordusu tüfeklerini bırakmış, kardeş kanı dökmeyeceğini ilân etmişti. Bu kolordunun isyan etmesinde İttihatçıların önderlerinden Doktor Nazım’ın büyük etkisi olmuştu.
Sonuçta Abdülhamid baskılara boyun eğdi ve 23 Temmuz 1908 günü Meşrûtiyet ilân edildi. Selanik ve Manastır’da 101 pare top atışı ile kutlamalar başladı. İstanbul ise gazetelerin sansürlenmesi sebebiyle, olan bitenden habersizdi. İkdam gibi gazeteler Meşrûtiyet’in ilânını Padişah’ın kendi lûtfu imiş gibi göstermekte “Padişahım çok yaşa!” şeklinde manşet atmışlardı.
Sonuçta İttihatçıların ağırlıkta olduğu bir hükümet kuruldu. Bundan sonra olaylar hızla gelişmeye başladı. 31 Mart olayları sonrasında cinayetler birbirini kovaladı ve Hareket Ordusunun İstanbul’a gelmesi ile birlikte İsyan kanlı bir şekilde bastırıldı. Osmanlı tarihinde ilk defa bir padişah Abdülhamid, tahttan indirilerek Selanik’e sürgüne yollandı. Artık dönem İttihatçıların dönemiydi ve Osmanlı Devleti yıkılma sürecine girmişti. İttihatçılar yapmış oldukları hatalar sebebiyle amaçlarının aksine Avrupalıların ekmeğine yağ sürmüşlerdi.
26.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|