Bayramlar sevinçtir, neşedir, mutluluktur. İnsan çok sevindirici bir olay yaşadığında, “Bugün benim bayramım” der. Çok arzu ettiği bir nimete kavuştuğunda “sevinçten bayram eder”. Cenâb-ı Hak’ın rahmet, bereket ve mağfiretinin yeryüzüne sağanak sağanak yağdığı bir ayı geride bırakırken, bu nimetlerden istifade edenlerin sevinci ancak bayram ile ifade edilebilir.
Ayrıca, bir ay boyunca açlıkla imtihan olanların bu imtihanı başarı ile vermelerinden sonra bayram sevinci yaşamaları da yine onların en tabiî hakkıdır.
İşte bayramlarda insanlar bu haklarını kullanarak sevinç ve mutluluklarını paylaşır, daha çok sevinmenin ve mutlu olmanın zevkini yaşarlar. Onun için bayramlar gerek ferdî, gerekse sosyal hayatta çok önemli bir yere sahiptir.
Bayramlar sevinçtir, neşedir, mutluluktur. Ama bu özellikler bayramların sadece bir yüzünün güzelliğini ifade eder. Bizim kültürümüzde bayramların bir de acı ile tüllenmiş yüzü vardır ki, güzel olduğu kadar da hüzün yüklüdür. Bayramlarda yürekler iki türlü duygu ile dolar ve taşar. Bir tarafta sevinç, diğer tarafta hüzün yüklüdür. Sevinçli yüzü daha fazla görünse de, yüreklerin derinliklerinde ince sızı her zaman vardır.
Bir yanda İlâhî huzurun insanı her türlü dünyevî sıkıntılardan çekip çıkaran tatlı esintileri, diğer taraftan sevinçlerin üzerine düşen hüzün gölgeleri. Bayram vesilesi ile sıla-i rahm ederek yuvasına dönen gurbet kuşları, sevinç ve mutluluklarını sevdikleri ile paylaşır, paylaştıkça sevinçler çoğalır, yüreklerden taşan duygular gözlere iner. Sevinç gözyaşları olarak yanaklardan süzülür. Bu damlalar aktığı yerleri parlatır, gözler ağlarken gönüller güler. Bunlar huzur damlalarıdır. Ama bir de hüzün damlaları vardır ki, onlar da gurbette bayram geçirmek zorunda olanların gönlünden taşar, gözlerinden dökülür.
Gurbette geçen bayramlarda da sevinç ve keder iç içedir. İnsan bir taraftan Cenâb-ı Hak’kın bahşettiği böyle mutlu bir güne kavuşmanın hazzını yaşarken, diğer taraftan çevresinde bu mutluluğu paylaşacağı yakınları ve sevdikleri olmayınca, yüreğinde bir burukluk hisseder. Elini öpüp duâsını alacağı bir büyüğünü veya el öptürüp başını okşayacağı bir küçüğünü arar. Hayal köprüsü ile bir anda kendini sılasında, yurdunda yuvasında hissetse de, gözünü açtığında hayal köprüsünün yıkıldığını görür. Bakışları taş yürekli dağları delip geçemediği için hasretlik yüreğinde katmer katmer büyür. Ondan sonra da duygularını ya şiirlerin dizelerine, veya bir sazın tellerine yükler, böylece yükünü hafifletmeye çalışır.
Kimisi yüreğindeki acıların tesiriyle bayramın farkında bile olmaz, “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime” diyerek yürek yarasından yakınır, kimisi gurbetten sılaya hayal elini uzatır, “Uzat ellerini bayramlaşalım” diye sevdiklerine seslenir. Kimisi de benim gibi duygularını mısralara dökerek gönül dostları ile paylaşır.
Zaten bayram sevinçlerin ve hüzünlerin paylaşıldığı günler değil midir? Öyleyse, sadece sevinç ve mutlulukları değil, acıları ve hüzünleri de böyle günlerde paylaşalım ki, acı çekenlerin yükü azalsın. Eşe dosta, büyüğe küçüğe, zengine fakire, yetime yoksula, gördüğümüz herkese sevgi ikram edelim. Sevgi şekerden tatlıdır. Böylece Ramazan Bayramımız şeker gibi tatlı olsun.
Bu duygularla herkesin Ramazan Bayramını tebrik ediyor, maddî ve manevî dert ve sıkıntıların sona ermesine vesile olmasını diliyorum. Gurbette olanlar için de bir an önce hasretliklerinin vuslata dönüşmesini temenni ediyorum.
GURBETTE BAYRAM
Bugün bayram, yine gurbet eldeyim,
Eritir insanı gurbette bayram
Mecnun gibi geziyorum çöldeyim
Yürütür insanı gurbette bayram
Bayram günlerinde kanar yaralar,
Yollara bakarak ağlar analar,
Garibin halinden garipler anlar,
Çürütür insanı gurbette bayram.
Taş yürekli dağlar kesti yolumu,
Kimselere diyemezdim halimi,
Şu sıla hasreti çözdü dilimi,
Söyletir insanı gurbette bayram.
Akşam oldu gün ufuktan aşıyor,
Hüzün damla damla kalbe düşüyor,
Kurtlar kuşlar bile bayramlaşıyor,
Ağlatır insanı gurbette bayram.
25.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|