Bugün bayram. Kalplerin buluştuğu, dargınların barıştığı gün. Bayram günleri, sevinç günleridir. Peygamber Efendimizin (asm) dilinde nasıl ki oruçlunun iki sevincinden biri, iftar ânı ise; yine onun (asm) dilinde bayram da, mü’minlerin sevinç ve sürurunun zirvelere taşındığı Ramazan ayının iftarıdır.
Bediüzzaman, böylesi bayram günlerinin sevincine şükürle mukabele edilmesi gerektiğini söyler. Çünkü neşe ve sevincin arttığı bu günlerde, insanın gaflete düşmesi daha kolay olur. Onun içindir ki “Bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-ı meşrû daireye sapmamak için, rivâyetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergîbât vardır” der. Bu günlerde Allah’ı daha çok anmalı ve daima şükür içerisinde bulunmalıdır. Bediüzzaman’a göre “Şükür nimeti ziyadeleştirir, gaflet ise kaçırır.”
Bediüzzaman esasen, yaşadığımız şu âlemi de, kendi tâbiriyle “şehrâyin”, yani bir şenlik ve bayram yeri gibi görmüştür. Yaratılan varlıklar kendilerine verilen kabiliyet ve cihazlarla, bir bayram yeri hükmünde olan dünyanın güzellik ve nimetlerinden neşe ve şevk ile istifade etmektedirler. Bediüzzaman, Cenâb-ı Hakk’ın “herbir asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü, herbir kıt’ayı, birer taife ruhlu mahlûkatına ve nebatî masnuâtına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmış” olduğunu söyler. Varlıklar, İlâhî kudret tarafından kendilerine takılan güzellikleri, yine Cenâb-ı Hakkın nazarına sergileyerek arz-ı endam etmektedirler.
İşte küçük bir kâinat olan insan da, böylesi bayram günlerinde, âlemde yaşanan bu bayram havasını, kendi ruhunda daha bir farklı hisseder.
Bediüzzaman, bayram günlerinde talebelerine yazmış olduğu mektuplarda, onların bayramını da tebrik ederek söze başlar. Bunlara bazı örnekler verelim:
* “Sizin mübarek Ramazan’ınızı ve leyle-i Kadrinizi ve bayramınızı bütün ruh u canımızla tebrik ve tes’id ediyoruz. Cenâb-ı Erhamürrahimin, emsâl-i kesîresiyle sizleri müşerref eylesin. Âmin.” (Emirdağ Lâhikası, s. 62)
* “Hem geçmiş, hem gelecek, hem maddî, hem mânevî bayramlarınızı ve mübarek gecelerinizi bütün ruh u canımla tebrik ve ettiğiniz ibadet ve duâların makbuliyetini rahmet-i İlâhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz edip, isteyip, o mübarek duâlara âmin deriz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 333)
* “Sizin bayramınızı, leyle-i Kadrinizi, Ramazan-ı Şerifte makbul duâlarınızı bütün ruh u canımla tebrik ve tes’id ediyorum. Cenâb-ı Hak, bu bayramın sürurunu, hakikî ve geniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin. Âmin.” (Kastamonu Lâhikası, s. 70)
Bediüzzaman bayram günlerini vesile ederek, Müslümanların manevî yönden asıl büyük bayramlarının ne zaman geleceğine de şu sözleriyle dikkat çekmiştir:
“Ruh u canımızla mübarek bayramınızı tebrik ediyoruz. İnşaallah, âlem-i İslâmın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemahir-i müttefika-i İslâmiyenin kudsî kanun-u esasiyelerinin menbaı olan Kur’ân-ı Hakîm, istikbale tam hâkim olup beşeriyete tam bir bayramı getireceğine çok emareler var.” (Emirdağ Lâhikası, s. 314)
Dünyanın Kur’ân’a teslim olarak, barış ve sükûna erdiği, insanlığın hakikî bayramı olacak huzur dolu günlere kavuşmak ümidi ve duâsıyla, Ramazan Bayramınız mübarek olsun.
***
Faruk Çakır’a medya desteği
Danıştay saldırısına ilişkin, gazetemizde yayınlanan ‘Oyun geri tepti’ başlıklı haberde devletin askeri kuvvetlerinin aşağılandığı iddiasıyla, hakkında TCK’nın 301. maddesinden dâvâ açılan Yazı İşleri Müdürümüz Faruk Çakır’a, mahkeme kapısında esirgenen destek medyada makes buldu. Aynı maddeden yargılanan ‘şöhretli isimlerin’ içte ve dışta gördüğü ilgiye işaret eden haber ve yorumlarda çifte standarda dikkat çekildi. Elif Şafak, Orhan Pamuk ve Hırat Dink duruşmalarına atıfta bulunan yazarlar, aynı desteğin bütün 301. madde mağdurları için verilmesini istediler. Bu çarpıklığı gündeme taşıyan ve kalemleriyle destek veren Bugün’den Nuh Gönültaş, Zaman’dan Ekrem Dumanlı ve Hürriyet’ten Ahmet Hakan Coşkun’a ayrıca teşekkür ediyoruz.
Hepinize hayırlı bayramlar.
23.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|