Önce şunu bir okuyalım. Yüksekova haber.com sitesinin 25 Temmuz 2006 tarihli sayfasında bir haber: “Beyoğlunda bulunan Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı (Kürt-Kav), Kürdistan Demokrasi Partisi lideri ve Kürdistan bölge başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye’deki ÖSS’de istediği bölüme yerleşemeyen ama lise diploma notları iyi olan öğrencileri Kuzey Irak’taki üniversitelere dâvet etmesi üzerine öğrencilere danışmanlık hizmeti vermeye başladı.”
Kürt-Kav genel sekreteri Fehim Işık, “Şu ana kadar başvuru yapan 50 öğrenci var. 400 civarında öğrenci bizi arayarak kayıtlarla ilgili bilgi aldı” demiş.
Bir de “8.sütun.com” sitesinden yaptığımız şu alıntıyı okuyalım: “Kürt-Kav, Kuzey Irak’taki üniversitelere 165 öğrencinin kayıt yaptırdığını açıkladı.”
Son olarak bir de buraya göz atalım bakalım. 26.09.2006 tarihli haber.com’da şöyle geçiyor:
“Türkiye’den Kuzey Irak’a giden öğrencilerin, 1 yıl hazırlık sınıfında okuyacağı ifade edildi. Bu 1 yılın ardından öğrencilerin diploma notları esas alınarak tercih ettikleri bölüme yetiştirme uygulamasını kabul etti. Diploma notu düşük olanlar 2 yıllık, iyi olanlar 4-6 yıllık bölümlere gönderildiği belirtildi. Hazırlık sınıfında, Kürtçe, İngilizce, Arapça eğitim verileceği kaydedildi. 165 öğrenciye burs imkânı ve ücretsiz yer temin edileceği dile getirildi.”
Buraya kadar anlatılanları sıralayacak olursak, Kuzey Irak’takiler ne yaptıklarını biliyorlar. Eğitim ve öğretimini Kuzey Irak’ta yapmış 165 beynin 5-6 sene sonra Irak açısından nasıl bir kazanım olacağını hesaplamak için eğitimci veya yatırımcı olmak gerekmiyor.
Şimdi biz ne yaptık ve ne yapmaktayız? Öncelikle YÖK’ün ÖSS’de uyguladığı okul başarı puanı, diploma notu, alan puanı, yok bilmem ne puanı gibi engellerle tüm bölgelerdeki genç evlâtlarımız heder olmakla birlikte bu oran kadrosu eksik veya öğretmen tecrübesi az olduğu için kalitesi ve kalibresi düşük eğitim sonucunda Güneydoğudaki çocuklarımız açısından daha feci bir hal almıştır. Onlar için üniversiteye giriş hayal gibi bir şey olmuştur. Hatta YÖK’ün bu sistemi içinde Güneydoğulu öğrenciler ve gençler adeta terörün kucağına itiliyor denilebilir. Bu boşluğu gören Kuzey Irak, yarınlarını hesaba katarak eğitim olayına bu günden başlamış ve tüm cazip imkânları şimdiden seferber etmiştir. Bizde ise YÖK ileri gelenlerinin siyasete ve siyasîlere fazla zaman ayırmalarından dolayı eğitim ve öğretim pek akıllarına gelmiyor olmalı ki herhangi bir çözüm üretilmedi. Öyle ya eşitlik var. Eşitsizlikte eşitlik yani..
YÖK acilen bu duruma bir çözüm bulup program geliştirmelidir. Konunun uzmanı değilim ve detayları da bilmem ama bizim YÖK’ümüz Güneydoğu’daki PKK ve terör belâsına karşılık, ayrılıkçı ve bölücü tehlikelere mukabil olarak en can alıcı tedbir ve ıslah yolu olan eğitim konusunda proje geliştirmelidir. Pekâla bu gençlerimiz Türkiye’de herhangi bir üniversiteye alınabilir. Hazırlık aşamasından sonra kabiliyet ve kapasitesine göre yetiştirilebilir. Vatana millete kazandırılabilir. YÖK ve Türkiye’nin eğitim birikimi bu konuda Kuzey Irak’la kıyaslanmaz bile. Bu şekilde bilinçlendirilmiş Güneydoğu kökenli—kendi tabirleriyle—Kürt kökenli gençlerin nasıl pozitif ve yapıcı bir yaklaşım içinde olacağını ve yarın bu bölgedeki sinsi oyunlara nasıl set olacağını bir düşünün.
Bizce işin vehametinin eğitim açısından yaklaşım yalnışlığından kaynaklandığını kabul edip, kurşun ve dışlama yerine uzun vadeli de olsa en doğru çözümü yürürlüğe koymaktır. Genelkurmay başkanımızın, kuvvet komutanlarımızın, YÖK üyelerinin, üniversite rektörlerinin siyasîlerle günübirlik münakaşalara girmeleri yerine bir an evvel bu konuda elbirliği içinde çalışmaya başlamaları sanırım daha isabetli olur.
Tüm âlem-i İslâmın bayramını tebrik eder, duâlarınız beklerim. Nice bayramlara...
22.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|