Arefedeyiz. Bayramın arefesinde. Giriş kapısında bayrama buyur edileceğimiz zaman sayacından geçmek üzereyiz. Vazifelerimizi ve kulluğumuzun gereklerini yerine getirme sınavını geçmenin ödüllenmeyi bekleyen heyecanındayız.
Arif olan arefededir. Arafat’tadır. Tarifin içinde, bilginin haznesindedir. Muarefeye hazırdır. Tanışmaya, buluşmaya, kaynaşmaya, birbirini anlamaya nazır bir nazarla bekleyiştedir.
Bekleyiş, bir arifedir. Bir irfandır. Bir sabır adabıdır. Kavuşma öncesi yoğun duyguların özleyişidir. Arefe, artan bir tonda yetişmek istediğimiz ana, usulünce ve tanımlanmış zaman düzleminde ulaşma hülyasıdır.
Arefe, özlenen iklimdir. Düzlenen ortamdır. Çoğunluğun aynı anda icra ettiği ortak mutluluk öncesi kalkış hazırlığıdır. Ufkun varmak istediği zirveyi tasarlama ve kavrayış öncesi zindelik anıdır. Arefe kelimesinden, “çok bilinen, pek maruf” bir haldir.
Bugün, yarına namzet bir görevin başlangıcıdır. Bir “Buyur” davetçisidir. Bir hazırlanma hazırlığıdır. Bayram öncesi, son gözden geçirmelerin yapıldığı, eksiklerin giderildiği özel günlerin özelidir.
Koşuşturma bolca yaşanır. Eve nevale taşınır. Boy posa göre giyim kuşam ayarlanır, alınır. İlk provaları çocuklarca yapılır.
Gidilemeyecek mekanlara ve bizi uzakta bekleyen yakınlara haber salınır, gelemeyeceğiz diye. Ya da geleceğiz diye yollara çıkılır ve bekler durur varılacak yuva, meclis ve akran.
Bayramın provasıdır arefe günü. Planlamanın yapıldığı ve önceden tedbir alındığı bir yoğunluktur. Zihinler en çok arefe günü bayramı yaşar. Hiçbir zamana nasip olmayan bir kutsiyette bayram düşünülür herkesçe.
Arefe, bir güzergâh girişidir. Bayram yolunda son hazırlıkların tamamlandığı bir buluşmalar senaryosunun tasavvurudur…
Herkes varacağı menzile göre yoldadır. Kafasında icra edeceği mutlu ana odaklanmıştır. Bayram namazı sonrasında büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden ve ikramın bereketinden geçilmeyen bir hazzın beyne yüklediği anlamlarla ve gözünün önüne getirdiği resimlerin kareleri ile doludur. Arefe, farklılık içinde odaklanma ve yarına adanmadır. Bir zihni ihya ve fikri diriliştir. Müspetle saran heyecan dalgasıdır. Mutluluk senaryosunda rolünü oynamayı düşleyen bir huzurlu geçiştir. “Bir gün öncesi, evvelki” anlardır.
İş ve telâş ortamından arınıp, kendi içimizde barınıp muhabbeti sunmaya çalıştığımız bir vasattır. Bu yönüyle arefe, bir ön kabuldür. Müracaatı değerlendirmeye alınmış ve mülakata girmek üzere olan bir iç coşku titreyişidir.
Mekanlardan, imkânlardan, çevreden ve yaşananlardan sıyrılıp, adeta her şeyi durdurup yeni güne, gelecek bayrama ve ona mahsus itina ve itibara yönelme ve bayramlaşma idrakidir.
Arefeden sesleniriz bayrama. Onu karşılarız bu günden. Ona değer verdiğimizi, bütün program ve randevularımızı değiştirerek gösteririz. Hem de bir ayın feyzi ve duasıyla, ibadet ve sükuneti ile.
Hüşyar bir kalbin sevinç gözyaşları ile bayramlaşırız kendimizle. Bayrama niyetle başlar bayramlarımız. O bizdedir. Biz yarın onunlayız.
Bayramın karşılama merasimidir bugün. Kabul edilme lütfüdür bugün. İhlâsla ihlâs suresinin okunduğu bir gün. Manevi temizlik ayı olan Ramazan boyunca safileşen kalp dünyamızın muhabbet esintisidir bugün.
Yıkandık, temizlendik, arındık, yalınlaştık, kesretten çıktık, tevhide dolduk ve amele boğulduk. İnşallah duâ niyetiyle mazhar olmak istediğimiz bu niyazla, yarını bugün yaşamaya çalışıyoruz.
Muarefeniz bol olsun. Tearüfünüz hiç eksilmesin. Kendimizle tanışmaktan başlayıp, mülaki olmanın bayramına erişecek arefelerin ve ariflerin içinde hep huzurla ve imanla yaşamak duâsıyla, birliğimizin arefesinde kalalım.
Yarın bugün olmuş. Bayram başlamıştır. İslâm’a ve insana uygun bir bayram tattır ya Rabbi!
22.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|