Bir karar anında, yüreğimizin yanında ve aklımızın başında olmak; irademizi pekiştirir. İç huzura yol verir. Risk almak, bir sorumluluktur. İnanmanın maliyetidir. Vazife şuurunun delilidir. Düşüncenin kalitesi, farklılaşan şartlar karşısındaki direnci ve tutumu ile ölçülür.
Zayıf düşünceler, fikren kaybetmenin rövanşını hükmen galip gelmenin trajedisi ile mutlu oluyorsa, vicdanen mutsuzluklarını bastırmanın şaşkınlığı yaşanıyordur.
***
Gelincikler, baharın habercisidirler. Ancak kısıtlı bir zamanın ısı ve iklimine göre narinliğini kâinata sergi tadında gösteriyorlar. Gelincikler kısa süreli açılıp kapanma müddetince varlıklarını sürdürürken, gidenleri fark edemiyorsunuz, gelenler ise açığı kapatan fonksiyonu ifa ediyorlar. Dolayısıyla görevini yapmak önemli. Süre, görevin kendisiyle tanımlanamaz.
Japon gülü, çok hoş kırmızı ve pembe renkleriyle kocaman çiçeklerini açar. Ömrü bir günlüktür. Görevini yapar ve gider. Zamanın sınırlaması, yaratılışın gereğini yapmaya engel değil. Kendisini, bir günde sonraki aşamaya atar. Geleceklere yer açar. Anlamını yaşatan türünden güllerin verdiği neşeyle resmî geçidini tamamlar. Arkasına bakmadan bir sonraki sorumluluklarını yerine getirmeye hazırlanır.
Titrek seslerin, boğazı kesilmiş bir halette kaybetmeyi göze alamayan bencil ve dünyevî insan manzaralarının, bu fani güzellerin gül tadındaki kıvamından öğreneceği ibret dolusu levhalar var. Bu levhalarda, okunacak bir kâinat var. San'at eseri bir hikmet ve yaratılış var.
***
Her mevsim kendini yaşar. Bahar, kışa terhis verdiği için daha sıcak ve karşılayıcıdır. Zor dönemin rahatlatan müjdesi olduğundan daha farklı yaşanılır.
Kış olmazsa, bahar neye yarar? Kış tohumlarını ekmezse toprağın mahzenine, bitkiler nereden alacak hayat yağmurunu ve yaratılış mucizesini? Kış, bekleyişin sabırla donanmış silâhıdır. Şiddetlidir. Zemherirdir. Üşütür dimağları. Zorlar bünyeleri. Çetin şartların provasıdır. Kapanışın ve içine dönmenin sıcaklık arayışıdır.
Sonbahar, ne kadar hazan mevsimi ise, hüznü de o kadar büyüler geleceğin umut tarlalarını. Baharın yazla devam eden açık, ferah, sıcak ve üretken dönemi, yapraklarını ve köklerini tekrar toprağın üst tabakasına misafir ettikçe, hemhal olan bitkisel nadas ve yeniden dönme arzusu, ayrı bir varlığın enerjisi ve gıdası olma fedakârlığıyla, dönüşümünü sürdürür.
Eşitlenmeyen geçişler, bitmeyen düşüşler, süregelen yenilenmeler, tekrar dirilişler ve kışa hazırlık yapan sonbaharın ilkbahar olma hayali; kış köprüsünden geçerken, madeninde döllenmeye bırakır emanetlerini.
Sadık yarin toprak olacağı hakikati, toprağa emanet edilmeyen ve yukarılarda ruhu heyelandan koruyan iç akışı ile daimleşen görüntüler bırakır, yeryüzünün gözlü tabakasına.
Erbabı görmeden öğrenir, duymadan alır mesajını.
Hikmetin verdiği öğrenme merakı, tefekkürün keşif kolları olur. Açar kendini. Okutur doğru adreslerin sahibine.
***
Hedefinde fanileşmiş ve odağında erimiş düşünce ve hayallerin duygu yüklemesi ve kararlılık şuuru daha fazla olur. Ne yapmayacağını bilenler, yapılması gerekenin sadıklarıdırlar.
***
Mevsimlerin nöbet değişimi, değişen ihtiyaçları karşılama seanslarındaki farklılaşmanın gereğidir. Kâinatın fizikî zorunlulukları, ruhun yenilenen tazeliği ile arzuladığı yeni tablolar ve manzaralar, bir iştiyakın kabulüdür.
Birbirini tamamlayan, birbirine kucak açan ve ardı sıra görevi teslim alma heyecanı ile eksiksiz yürüyen 360 derece dönüşümün anlamlı ahengi, tekrarında yenilenen bir sonuçla devam etmektedir.
15.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|