Eski şehire yeni adet
Uzun zamandır (yaklaşık dört haftadır) yazmıyorsanız sizden sakin, iyi bir araştırma yazısı yazmanız beklenir. Çok yeni bir şey değil. Hepinizin bildiği gibi, hangi iş üzerinde çalışıyorsanız çalışın, ara verirseniz hamlaşırsınız. Benim için ara vermek, dinlenmek değil azaptır. Kramskoy’un ‘Seyreden’ tablosundaki köylü gibi durmanın düşünce âlemime katkısı, yeni bir iş planından daha ötelere götürmüyor maalesef. İşleyen demir, Hz. Davut Aleyhisselâm’dan beri parlıyor. Bu hafta teknolojiyle ilgilenenlere, en taze ve ucu ucuna yakalayabilecekleri bir yarışmadan söz etmek istiyorum. ‘Genç Patronlar Yenilikçi İş Fikri Yarışması’. Zaman, yarış zamanı.
Eskişehir Yazılım Üssü Genç Girişimci Eğitim Merkezi’nde eğitim alacak ve proje geliştirecek olanların seçileceği yarışmayla, üniversite öğrencileri ya da genç girişimciler arasında teknolojiye ve yenilikçiliğe dayalı girişimciliği teşvik etmek ve desteklemek amaçlanıyor. Ön başvuru için son katılım tarihi 1 Kasım 2006. İçinde deneme isteğiyle dopdolu yeni bir fikri bulunan azimliler! Bu duyuru tamamıyla gençleri ilgilendiriyor gibi görünse de, kendini iyi hissetmek isteyen, yaşı ilerlemişleri de buyur ediyor. Şu yüzden, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yenilikçi ve özgün bir iş fikri olan her yaştan herkese açık. Sizden istenilen projeler, ‘Bilgi ve iletişim teknolojileri üzerine olan yazılımlar’. İlk 20 arasına girerseniz, bir yıl süresince eğitim ve danışmanlık hizmeti alacaksınız. Birden fazla projeyle katılmak serbesttir. Ekip, sivil tercih sizin.
Bu süre zarfında şehre adaptasyon sorunu yaşamamanız için her şey düşünülmüştür. Evet, acı ama gerçek. Kazanmak için, başarmak için eski şehrinizi terk-i diyar etmeniz isteniyor. Alıştıra alıştıra söylemek diye güzel bir söz var. Belirlenen program dâhilinde çalışmalarınızı sürdürerek, sonunda yazılım şirketinizi kurmak üzere eve dönüş yapacaksınız. Ona istinaden.
‘Sonucunda başarılı bulunan tasarıların hayata geçirilebilmesi için gerekli olan tüm eğitim ve danışmanlık hizmetleri, teknik altyapı, donanım, ofis, burada bulunduğunuz süre boyunca günlük cep harçlığınız, konaklama desteği, sosyal güvenlik desteklerinin tamamını, Eğitim Merkezi’nde ücretsiz olarak size sunuyoruz. Beklentimiz, hayallerinizi gerçekleştirebilecek girişimcilik ruhuna sahip olmak, yenilikçi, özgün, pazar ve rekabet şansı olan ihraç edilebilir bir iş fikri ile bize başvurmanız’ deniyor. Daha ne istiyorsunuz, insaf.
Üstelik pazarlama, satış, ihracat, Pr gibi eğitimler de alarak, piyasaya tam donanımlı, ‘iş bitirici, işini bilenler’ olarak çıkacaksınız.
Onun ötesinde, yarışmanın gerçekleştirileceği yazılım üssünü tanıtmamızda sonsuz yarar var. Merkez, çok yakında yazılım şirketlerinin üssü olması hedeflenen ilde kurulan, bir ön kuruluş. Dünya Bankası, Avrupa Komisyonu ve Türkiye’deki birçok kurumun desteklediği ‘Yazılım Üssü’nün ilkesi; maddî imkânları elvermeyen, ancak projesi olan genç girişimcilere, şirket kuruluşundan teşvik verilmesine, ihracattan eğitime her türlü desteği vermek olarak açıklanabilir (Dünya Bankası’nın kurduğu ‘Global Eğitim Merkezleri Ağı’yla da dünyadaki benzer eğitim merkezleri birbirine bağlanıyor). Burası, girişimcilerin yanı sıra (yarışmadan mezun olanlar diyelim), yazılım üretmek ve ihraç etmek isteyen KOBİ’ler ve çokuluslu büyük firmalar tarafından da kullanılabilecek. Bu şekilde bir araya gelen firmalar da teknik imkânlar ile danışmanlık ve yönetim gibi hizmetleri de paylaşarak maliyetleri düşürme imkânına kavuşacak.
Ne bekleniyor, şehir san'attan sonra bilişimle mi geliyor? Türkiye Bilişim Derneği Eskişehir Şubesi Başkanı Uğur Akkuş’a ulaştık. Akkuş,‘Eskişehir’i Avrupa’nın Bilişim Üssü yapmak hedefimiz. Üstlendiğimiz misyon ise çok büyük. Türkiye’nin Bilgi Toplumu olabilmesi yolunda tek yol kendi yerli yazılım sanayiinin gelişmesi, bilgi ithal eden değil, bilgi ihraç eden bir ülke olmak’ dedi. Projenin ismi bile heyecanlandırıyor gerçekten. Yazılım anlamında bir fikriniz varsa lâfın özü bir mail atın, bir telefon açın, bir fidan da siz dikin. Haftaya iyi dileklerle görüşmek üzere…
Dipnot:
Uğur Akkuş’a ve Midas Gazetesi’nden, Seda Gür’e katkıları için teşekkür ediyorum.
www.gencpatronlar.org.tr
www.tbd.org.tr www.eyu.org.tr
|
Belma UĞUR
15.10.2006
|
|
Xerox, görünmeyen yazı fontu geliştirdi
Xerox, 100 sayfalık bir kitap muhtevasını 1 A4 sayfa kâğıda sığdırabilen, 0,25 milimetre büyüklüğünde gözle görülemeyen yeni bir yazı fontu geliştirdi. Xerox’un, ‘’Microtext’’ adı verilen dijital yazı fontuyla önemli belge ve dokümanların kişiye özel şifreleme ve güvenlik tedbirleri ile dijital olarak basılması mümkün olacak.
Xerox’tan yapılan açıklamaya göre, firma, sahte belge ve doküman üretimini engellemek üzere çıplak gözle görülemeyen, ancak büyüteçle okunabilecek dijital bir yazı fontu geliştirdi. Bu font Xerox’un yeni değişken veri işleme yazılımı, Xerox FreeFlow Variable Information Suite 5.0’e dâhil edilerek piyasaya sürüldü. Microtext adı verilen bu buluşla; nüfus cüzdanı, ehliyet, üniversite diploması, pasaport, tapu, banka çekleri, ödeme belgeleri, kurum kimlik kartları gibi önemli belge ve dokümanların sahtelerinin üretiminin önlenmesi hedefleniyor.
0,25 milimetre büyüklüğündeki dijital yazı ve baskı fontu Microtext ile yüz sayfalık bir kitap muhtevası bir A4 sayfa kâğıdın üzerine aktarılabiliyor. Microtext dijital yazı fontu ile önemli belge ve dokümanların üzerine, o belgenin gerçek olduğunu gösteren gözle görülemeyen harf, rakam ve işaretler yazılabilecek.
Çalışma, özellikle finans, eğitim ve kamu kurumları tarafından verilen değerli belge ve dokümanların güvenliğini sağlamak açısından önem taşıyor.
Mikroskobik kelimeler hali hazırda, kredi kartları ve banknotların içine gizlenerek kullanılıyor. Mevcut teknoloji ile kredi kartı ve banknot gibi değerli kart ve kâğıtların güvenliğinin sağlanması için son derece zahmetli, uzun süren ve çok masraflı bir süreç takip ediliyor.
Şu an, bu tür değerli kâğıtlar bunları kullanacak herkes için ortak olan bir kaç gizli simge, harf ve rakamlarla beraber ofset baskı ile basılıyor. Xerox’un çalışması, değerli kâğıt ve dokümanların daha güvenli ve kişiye özel güvenlik şifrelemeleri ile dijital olarak basılmasını sağlıyor.
Microtext fontu sayesinde, değerli evrak ve belgeler üzerinde, belge sahibi kişiye özel gizli kelime, rakam ve şifrelemeler yer alabilecek.
Meselâ bankalar, taklit edilmeye müsait, herkes için genel güvenlik tebbirleri ihtiva eden bir banka çeki hazırlamak yerine Microtext fontu ile dijital olarak kişiye özel güvenlik şifrelemesine sahip banka çekleri basabilecekler.
Nüfus cüzdanları, ehliyet, üniversite diploması, pasaport, tapu, banka çekleri, ödeme belgeleri, kurum kimlik kartları gibi önemli belge ve dokümanların üzerine Microtext fontu ile o belgenin gerçek ve o kişiye ait olduğunu ispatlayan gözle görülemeyen kelime, rakam ve işaretler yazılarak belgelerin orijinalliği ispat edilmiş olacak.
|
Neslihan ÖZGÜL
15.10.2006
|
|
Çinli ‘hacker’lar ABD ağlarına sızdı
Çinli ‘hacker’ların ABD Ticaret Bakanlığı’nın bilgisayarlarının kodlarını kırdığı ve kullanıcı bilgilerini sızdırdığı ortaya çıktı.
ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı güvenlik şubesi, bakanlık bilgisayarlarına sızıldığını, kullanıcı bilgilerinin ele geçirildiğini belirledi. Yapılan incelemede bilişim korsanlarının Çin kökenli olduğu tesbit edildi. Saldırının ‘rootkit’ adı verilen karmaşık bir Truva Atı tipi kullanılarak yapıldığı belirlendi. Rootkit saldırıları, son 1 yılda ‘hacker’lar arasında hızla popülerleşen bir Truva tipi. ‘Rootkit’ler kolaylıkla işletim sistemine gömülebiliyor ve antivirüs yazılımları tarafından belirlenemiyor.
|
15.10.2006
|
|
Google, YouTube’u satın aldı
Dünyanın en büyük internet arama motoru Google, video sitesi YouTube’u 1 milyar 650 milyon dolara satın almak için anlaşmaya vardı. Google’ı, online video pazarında önemli bir konuma getiren bu anlaşma, şirketin 8 yıllık tarihindeki en pahalı anlaşması oldu. Anlaşmanın duyulmasıyla birlikte, Google hisseleri yüzde 2 değer kazanarak, 432 dolara yükseldi.
İki genç adamın bir garajda kurduğu site 19 ay içinde baş döndürücü bir hızla büyüyerek günde 100 milyon video yayını hizmeti veren bir şirket haline geldi. Şubat 2005’te 11.5 milyon dolarlık sermayeyle kurulan YouTube, kısa sürede çok büyük ilgi gördü.
YouTube’un kurucularından Chad Hurley, Google’ın kaynakları ve mühendislik dehası, en eğlendirici online video sitesini oluşturma hayallerini gerçekleştirmeye yardımcı olacağı düşüncesiyle siteyi satmaya karar verdiklerini söyledi.
YouTube sitesini, Ağustos ayında dünya çapında 72 milyon kişinin ziyaret ettiği belirtiliyor. Bu sayı, bundan sadece bir yıl önce 2.8 milyondu.
|
15.10.2006
|
|
Microsoft, Vista için hackerlarla buluştu
Microsoft, yeni kuşak işletim sistemi Windows Vista’nın güvenliği için hacker’ların kapısını çaldı. Microsoft’un üst düzey yetkililerinden Sarah Blankinship başkanlığında bir ekip, geçen günlerde Malezya’da yapılan Asya’nın en büyük hacker konferansına giderek, dünyada ünlü hacker’larla bir görüşme yaptı. Yazılım devi, hacker’lardan işletim sistemindeki açıkları bulup raporlamalarını istedi.
Microsoft yetkilisi Blankinship, Hack in the Box adlı konferansa katılımlarını şu sözlerle tanımlıyor; “Hacker’lar ve güvenlik uzmanlarıyla ilişkilerimizi geliştirmek, yeni teknolojileri ve yöntemleri paylaşmayı hedefliyoruz.” Hack in the Box konferansında Microsoft uzmanı Doug MacIver, Vista’daki güvenlik açıklarıyla ilgili sadece çok az sayıda hacker’ın dâvet edildiği oldukça gizli tutulan bir konferans verdi.
Hack in the Box konferansı hacker’lar ve güvenlik uzmanlarını bir araya getiriyor. Konferansta konuşulan konular arasında Microsoft’un yeni işletim sisteminin güvenlik özellikleri de vardı.
Microsoft’un son yıllarda güvenlik konusunda işbirliği amacıyla hacker’larla ilişki kurması olumlu karşılandı, şirketin genel olarak kurumsal söylemini değiştirdiği görüş ifade edildi. Ancak güvenlik dünyasının önde gelen isimlerinden Polonya vatandaşı Joanna Rutkowska, Microsoft’u Vista’nın kernel koruması konusunda yetersiz olduğunu savundu.
|
15.10.2006
|
|
Avrupa'da internet dergileri solladı
Avrupalıların ilk kez internette, gazete ve dergi okumak için harcadıklarından fazla zaman geçirdikleri belirlendi.
Pazar araştırma kuruluşu The Jupiter Research tarafından yapılan araştırmaya göre, Avrupalılar gazete ve dergi okumaya haftada 3 saat süre ayırıyor. Buna karşılık internette geçirdikleri süre ise haftada 4 saat. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’da 5.000 kişi üzerinde yapılan araştırma, Avrupalıların televizyon başında geçirdikleri sürenin ise haftada 12 saat olduğu belirlendi.
ABD’liler ise internette haftada 14 saat geçiriyor.
|
15.10.2006
|