Avrupa Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ülkemizde. Eğer popüler bir yazar olsaydım, bir de Brüksel’de Olli Rehn’le baş başa yemek yeme imkânı bulup, direkt telefonuma çıkacak kadar samimiyet kursaydım kendisine; “Hoş geldin Olli” derdim.
Geçici olarak böyle bir role soyunup, sayın Olli Rehn’le konuşmak istiyorum:
İyi ki geldin Olli. Nasılsın, iyi misin? Hayırlı Ramazanlar diliyorum. Ayrıca AB’ye gireceksek, bayramlarımız ve Ramazanlarımız da sizi ilgilendireceğine göre, belki de zamanla bizim inancımıza hürmeten “oruç günü” de AB takvimine dahil edilir. Sadece bir gün de olsa, dostlukların pekişmesi adına “Avrupa oruç günü” ilân edersiniz.
Türk-İş’in dâvetlisi olarak gelmene sevindim Olli. Sakin duruşun bir Avrupa klasiği. Soğuk demek istemiyorum. Çünkü artık dostuz. Akdenizli sıcaklığıyla Avrupa soğukluğu arasında bir yerde buluşacağız zaten.
Bizler tez canlı, sizler geç kanlı oldukça, bu işin ortasını bulacağız.
Sevgili Olli, seni çoktan bekliyorduk. Geçen yıl müzakereyi başlatmamızdan sonra siz de bizi unuttunuz galiba. Sezon başı açılışları gibi rapor öncesi değil de, her zaman bekleriz. Çünkü bizim okullarda zamanında ödev yapmayı kazandıran bir sistem yok. Öğretmen sık sık kibarca(!) hatırlatma ve uyarılarda bulunarak ödev bilincini geliştirir.
Görev verip, kaybolmak yok Olli! Bize daha ciddî zaman ayırın. Bizi anlamaya çalışın. Bizi daha çok dinlemeye göre zamanınızı planlayın. Gelin bol bol muhabbet edelim. Biraz espri de katın konuşmalarınıza. Fazla ciddî ve sistemli ilişkilere alışkın değiliz. Bizde “büyükler” vardır, hakkımızda en iyi kararları onların vereceğine bizi bir şekilde inandırmışlar. İnanmadığımızı hissettiklerinde ise, bizi kurtaracak operasyonlara hemen girişiyorlar. Allah bizi bu kurtarıcılardan ve sizdeki fanatik Türkiye muhaliflerinden korusun.
Dostum Olli, şükret ki 2006 Türkiye’sinde gelip konuşuyorsun. Ağzından bal damlıyor sanki. Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, birey, kalkınma, sendikal haklar, büyüme, v.b. hoş konulara değiniyorsun. Söylemem gerekir ki, bir kısım vatandaşımızın hoşlanmadığı alanlara giriyorsun.
Evet lehimize diyorsun, “ancak, velâkin, zaten, fakat, olur mu, o kim, olmaz” gibi beni tahrik eden bir çok bariyer kelime beni tıkıyor ve statükomu devam ettirmemi söylüyor. İtiraf etmeliyim ki, sana tepki verme kolaycılığı daha hoşuma gidiyor.
Olli, anla beni! Kararlı ol, beni incitme, değerlerime itina göster ve beni AB müktesebatı içinde Müslüman bir olgu olarak kabul et! Beni AB’ye alırken, biraz gönlüme de hitap et! Özellikle “büyük”lerimiz, öylesine dünyada eşi menendi olmayan bir sistemimizin olduğuna bizi saf saf inandırdılar ki, sizleri duyunca aklımızın hoşuna gidiyor, “ancak, zaten, fakat” deme alışkanlığımızın ezberiyle konuşmak ve “büyük”lerimizin son hiddetine maruz kalmadan güvenli geçiş korkusuyla kendimizi güvencede tutmakta, tecrübelerimizin kazandırdığı bir gerçek. Bunları sizinle paylaşmakta artık beis görmüyorum. Öyle ya, artık dostuz.
Bir ufak ricam. Papa dikkatli konuşursa, sizinle dostluğumuz daha anlamlı olur. Ayrıca sizdeki ayrılıkçı, fanatik, din ayırımı yapan, haçlıdan kalma dürtülerle bizi sorgulayan ve tarihimizi yargılamaya çalışan şu “soy” işi ile uğraşanlara da bir tembihte bulun.
Olli, seninle dostluğumuzu geliştirmek için benimle ilgilenmen ödevini de ben vermek istiyorum: Bizde yakında iki seçim var. Bir de bu işle ilgili geçim var. Bir de laiklik ve irtica paranoyası ile inançlı kesimi sorgulayanlar var. Diğer tarafta mukaddeslerimizi bir müddet politik istismar alanı yapanlar var. Şimdilerde karşılıklı rahatlamaya götürecek bir hoş-beş noktasında değil devlet kurumları ve organları.
Ancak AB süreci ile birlikte bizde de müzakereler artmaya başladı. Taraflar tartışıyor. Çok seslilik, yok sesliliğe dönüşmeden devam edecek inşallah.
Olli, bizim mirasımızla, sizin teknoloji ve modern altyapınızın demokratik ölçekte buluşacağına inanıyorum. İnce, uzun ve insanî bir buluşmaya doğru gidiyoruz. Bu kolay bir yol değil. Kesilmeden devamı halinde, insanlığın iki dev bloğu ve inancını temsil eden medeniyetlerin buluşması gerçekleşecek.
Olli, tekrar hoş geldin… Güle güle git. Bizi ihmal etme. Yine bekleriz. Beni ara emi?
04.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|