En vasatından, en şaheserine kadar, tüm kurgusal filmlerin ortak bir yanı vardır: Seyirciye bunun bir film olduğunu hissettirmemek.
Bu yüzden, berbat bir filmde bile, kameranın yansıması ve gölgesini göremezsiniz. Kamerayı göstermek demek, bütün bu seven, üzülen, gülen, ağlayan, acı çeken, kahrolan, sevinçten ne yapacağını şaşıran insanların birer oyuncudan ibaret olduğunu ve sadece ellerine verilen metni okuduklarını göstermek demektir.
Kameranın bizzat görünmesi kadar, varlığının hissettirilmesi de, hiçbir yönetmenin istemeyeceği bir hatadır. Meselâ bir çift göz kameraya baksa, tüm büyü bozulur. Sahilde oturup mehtabı izlerken, içlerindeki büyük azapları paylaşan iki iyi dostun yalnız olmadıklarını anlarsınız.
Bu yüzden, kameraya bakmak, bir yönetmen için asla affedilmeyecek bir hatadır. Bir sinema eleştirmeni böyle bir filmin tüm iyi taraflarını bir kalemde silebilir. İyi bir izleyici, yönetmene olan tüm güvenini kaybedebilir.
Ortada, ne kahramanın gözünden anlatılan bir sahne, ne bir anlatıcının konuşması ne de özellikle yapılmış bir absürdlük olmadığı halde, yoldan geçen ve o filmin ekibiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir insanın gözleri bile, o filmin sinema tarihinin unutulmazları arasına girmesine engel olabilir.
O bir çift göz yüzünden o sahne tekrar tekrar çekilir, tekrar tekrar montajlanır.
Kameraya bakanlar, koskoca bir yalanı yerle bir ederler. Üstelik bu öyle bir yalandır ki, herkes yalan olduğunu bilir ve gerçekmiş gibi seyreder. Bu öyle bir yalandır ki, yalan olduğu bilindiği halde, korku, hüzün ve heyecanı yaşatabilir.
Kameraya bakan gözler, herkesin bildiği ama bilmek istemediği yalanın yalan olduğunu söyler. Sadece bir filmde değil, bir resmî tarih kitabında, resmî bir törende yapılan klişe konuşmada, sahte gülücüklerin atmosferde hava bırakmadığı toplantılarda, maskeli balolarda, yapmacık ortamlarda…
Biri kameraya bakar ve tüm büyü bozulur. Biri kameraya bakmasın ve büyü bozulmasın diyedir tüm güvenlik tedbirleri. O resmî tarih kitabındaki tezlere muhalefet ederseniz buz gibi hava eser okulda. O resmî törendeki klişe sözleri yalanlayan bir manzara, sinirlendirir tüm resmî ünvanlıları. Sahte gülücüklü maskeli balolarda aykırı bir duruş bozar iskambilden kuleleri.
İşte bu yüzden, kameraya bakmak gerekir. Gidip devirmeye, yakmaya, yıkmaya hiç gerek yoktur. Biz sokaktan geçenler, biz sıradan insanlar, biz figüranlar durup o kameraya bakmalıyız sadece. O kadar çok bakmalıyız ki, ne kadar tekrar çekerlerse çeksinler, ne kadar sansürlerse sansürlesinler, asla o büyüyü bozan karelerden kurtulamasınlar.
Lütfen o kameraya bakın.
02.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|