“En faziletli sadaka Ramazan ayı içerisinde verilen sadakadır”1 buyurur Allah Resûlü (a.s.m.).
Çünkü bu ay başta oruç olmak üzere, Kur’ân okuma ve diğer hayırlara varıncaya kadar bütün amellerin binlerce kat mükâfatlandırıldığı bir aydır. Diğer zamanlarda amellere en az bire on sevap verilirken bu ayda, yüzlerce, binlerce kat sevap verilir.
Bu ayda alt tabakayla üst tabaka arasındaki uçurumu kapatan; sevgi, saygı ve dayanışmayı, toplumun huzur ve saadetini sağlayan başta zekât olmak üzere bütün hayırlar mü’minlerin canla başla koştuğu amellerdendir.
Mü’min çok yönlü olarak kendinden fedâkârlıkla, vermekle mükellef görür kendini. Ve bunu severek yapar. Çünkü Allah için vermektedir. Her şeyden önce Onun sevgi ve hoşnutluğunu hedeflemektedir. Tâ ki her ihtiyacını, arzusunu gönül rahatlığıyla Rabbine arz edebilsin, yüzü olsun. Yoksa Hz. Ali’nin dediği gibi, “Malının zekâtını vermeyenin Allah’tan fazla mal istemeye yüzü olamaz.”
Mal-mülk dahil her şey Allah’ın iken ona sahiplenme olsa olsa ancak gasp olur.
Kendini tevziat memuru gibi görmeyen, dolayısıyla zekâtını verip, gerekli hayır hasenâtı yapıp malın hakkını vermeyen; bencilliği sebebiyle iyi bir kul olma hakkını yitirdiği gibi elbette ki Allah’tan birşey istemeye de hakkı ve yüzü olamaz.
İnsanın iyiliği, değeri Allah’ın emirlerine uymayla doğru orantılı olduğuna göre bu aynı zamanda malın da iyi bir mal olduğunun alâmetidir. Yine Hz. Ali’nin ifadesiyle, “Malın hayırlısı hak yolunda harcanandır.” Allah Resûlü de (a.s.m.) “İyi mal iyi insanın elinde ne iyidir” buyurmuyorlar mı?
Demek bütün mesele insan unsurunda düğümleniyor. Mal da, mülk de kısacası her şey iyi insanın elinde iyi ve güzel oluyor. Tıpkı bıçağın katilin elinde katl aleti olduğu, merhametli bir cerrahın elinde ameliyat yapıp adam kurtarmaya vesile olduğu gibi.
Kendini yeryüzünün efendisi, denge unsuru, mutluluk vesilesi gören bir insanın böylesi tasarrufu toplumun düzenini sağlayacaksa—ki öyledir— elbette mü’min buna canla başla koşacaktır. Yoksa insan bir fesat unsuru olmaktan kurtulamaz.
Dipnot:
1. Beyhakî, Sünen, 4:305.
02.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|