Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Abdurrahman ŞEN

Altın Portakal 43. defa soyuldu...



Malûmunuz… Bu yıl 43.’sü gerçekleşen Antalya Altın Portakal Film Festivali tam da geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz endişelerimizi –maalesef- doğrulayarak kapandı…

Geçen hafta; “Öyle görünüyor ki bu yılın ardından eleştirilerin, tenkitlerin dozu, özellikle geçen yıla oranla biraz daha artacak… Kimi medya mensuplarıyla, organizasyon ekibi arasında yaşanan tartışmalar, gazete sayfalarında yer bulmaya başladı bile…” demiştik ya… Hafta boyu magazin muhabirlerinin didiklediği festivaldeki açılıştan başlayan kimi aksaklıklar (mikrofon azizlikleri ve sayın başkanın konuşmasının uzun bulunması vb.), Alinur Velidedeoğlu imzalı ve bir dakika kadar süren filmde, ödül almış Türk filmlerine yer verilmemiş olması, geleneksel korteje ünlülerin her yıl olduğu gibi ilgi göstermeyişinden başlayan eksiklikler medyada geniş geniş yer aldı… Yarışmaya katılan filmlerden galası yapılanlarla ilgili düşünce ve görüşlerini yazan meslektaşlarımızın sayısı ise bir elin parmaklarının yarısı kadardı…

Antalya’ya giden meslektaşlarımız, içlerinden birinin tanımıyla, “Sabah Sabah Seda Sayan kitlesi”ni hesaba katarak bakınca etraflarında olan bitene… Film değerlendirmelerini beklemek de boş bir beklenti oluyordu…

Bu arada, jüri başkanı Şerif Gören’in ödül törenini beklemeden Antalya’yı terk etmiş olması da Altın Portakal 2006’ya damgasını vuran olaylardan biri oldu…

ELEŞTİRİLMEYEN JÜRİ KARARI OLMAZ!

Yönetmen Orhan Oğuz’un jüri üyelerini eleştiren yaklaşımları dikkat çekici bir yaklaşım olarak basında yerini aldı. Hürriyet Kelebek’ten Dilek Dallıağ’ın haberinde, yönetmen Orhan Oğuz’un jüri üyelerinin seçiminin çok önemli olduğunu belirttiğine yer verildikten sonra, sinema eleştirmeni Fatih Özgüven’i suçladığı şu satırlar, genel bir çerçeve oluşturabilmek adına önemliydi: “Fatih Özgüven sinema okulunda hoca ve sinema eleştirmeni. Bana göre kendisi Türk Sineması’na özellikle de Yeşilçam’a düşman gözüyle bakan biri. Onun gerçekten bilinçli olarak bu filmleri değerlendirdiğini düşünmüyorum.”

Evet… Aslında bu son cümle gerçekten çok önemli… Antalya Altın Portakal’ın, batıya açılması için iki yıldır TÜRSAK tecrübe ve titizliğiyle harcanan ciddî emeğin boşa gitmemesi için de… Bu çaba arasında yerli sinemamızın emektarlarının kalplerinin kırılmamasının sırrını da bu cümlenin analizinde gizli buluyorum… Onun için geçen haftaki yazımda; “Bu güne kadar sinema adına birçok başarılı organizasyona damgasını vurmuş olan TÜRSAK tarafından 2 yıldır yeni bir yörüngeye oturtulmaya çalışılan festivalde, belediyenin de isteğiyle daha bir öne çıkan ‘batı-turizm’ eksenindeki yaklaşımla, Türk sinemasının daha da gerilere itileceği endişesi taşıyanlar artmakta…

Türk sinemasını batıya açma, sinema pazarı oluşturma adına yapılan yeni/ilk girişimler arasında, Antalya ile 43 yıllık bir içli dışlılığı olan yerli sinemamız ve elbette üreticileri de biraz daha ilgiyi hak ediyor sanırım…”

Evet… Son olarak, her jüri kararının herkes tarafından eleştirilebildiğini hatırlatmak istiyorum. Bir film 7 dalda ödül alıyor ama “en iyi film “olamıyor… Yönetmeni de “en iyi yönetmen” seçilemiyor meselâ… Bu yıl olduğu gibi… Bu eleştiri elbette görünürde haklı ve son derece mantıklı ama… İşte jüriler bunun için varlar… Farklı bakış açılarından ortaya çıkan anlaşma sonucunda, böylesi “mantıksız” gibi görünen sonuçların çıkması son derece normal… Kaldı ki… Zaten 7 dalda ödül almış film diğer 2 ödülü de almış olsaydı, bu defa da; “öbür filmler niye katıldı ki? Bütün ödüller bir filme gitti!” denilirdi… Yani… Jüri eleştirilir… Haklı olmak da gerekmez! Eleştiri yapanlar kadar jüriler de haklıdır hep… Verdikleri kararların mutlaka bir dayanağı vardır.

Ve son olarak… İki yıldır Altın Portakal’ı batılıların dikkatini çekecek düzeye getirmeye çalışan TÜRSAK’ın çabalarının öneminin ileriki yıllarda meyvalar toplanırken, sonuçları alınırken görüleceğini ve daha iyi anlaşılacağını belirtmek isterim… Onun için de; eleştirenlerin amacı daha iyiye katkı olmalı… TÜRSAK’ın tecrübeli kadrosu da bu iyi niyetli katkıları yeni hazırlıklarda değerlendirmeli… Sinemamız için… Öncelikle bizim sinemamızın geleceği için…

01.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.09.2006) - Hayırlı Ramazanlar efendim

  (17.09.2006) - “Mevlânâ’nın Yılı”na hazırlanılırken...

  (03.09.2006) - Mevlânâ’yı anmaya hazır mıyız?

  (27.08.2006) - Niye ki?

  (20.08.2006) - Altın Portakal heyecanı artıyor…

  (13.08.2006) - “sanatalemi.net” hizmetinizde

  (06.08.2006) - Turizmdeki hâlimiz

  (30.07.2006) - Gazeteci hatıraları

  (23.07.2006) - Türk tiyatrosu var mı?

  (09.07.2006) - “İlericilik-gericilik” üstüne…

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004