Mal da vücut gibi Allah’ın bir emanetidir. Bizler ise birer tevziât memuru, yani postacılarız. O bize kırk vermiş, bizden de Kendi adına bir tanesini fakire vermemizi istemiştir.
Ne var ki işi gücü fitne-fesat, katıp karıştırmak olan şeytan böyle bir hayrın işlenmemesi için var gücüyle çalışmaktadır. Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre şeytan en güçlü ve en kuvvetli adamlarını, malını hayır yolunda sarf edenlere göndermektedir.1
İşte mü’min ne kadar güçlü de olsa şeytana inat, o kırkta biri fakire verirken şeytanın belini kırmakta,2 malın gerçek sahibi ve tasarrufunda bütün bütün yetkili olmadığını, o malı gerçek sahibinin emirleri çerçevesinde harcadığını göstermektedir.
Bu emir dinleme, bu teslimiyet mü’mine çok şeyler kazandırmaktadır. Bu sûretle içindeki hasislik duygusunu kesip atmakta, başkalarını düşünme duygusunu geliştirmektedir.
Zekâtını veren kimse tehlikelerle dolu dünyanın cazip güzelliklerine, fânî mal ve mülküne gönül kaptırmadığını göstermiş olur.
Cimrilik edip zekâtını vermeyen aslında malını arttırmış, veren de azaltmış olmuyor. Bir âyette belirtildiğine göre şeytan insanı fakirlikle korkutup cimriliğe ve kötülüğe sevk ederken Cenâb-ı Hak hazinelerinden bağışlanma ve bolluk vaad ediyor.3 Zekâtını veren ise tıpkı asmanın budandığında bol üzüm vermesi gibi malının bereketlenmesine sebep olur. Peygamberimiz (a.s.m.), “Sadaka maldan birşey eksiltmez,”4 buyururken, Cenâb-ı Hak da sadakası verilen malı arttıracağını5 müjdeliyor.
Zekât, Cehennem ateşinden de korur insanı. Allah’ın bir emaneti olan mala kendininmiş gibi sahiplenip zekâtını vermeyenlerle ilgili âyet çok dehşetlidir. Buyurulur ki: “Allah’ın lütuf ve ihsaniyle onlara verdiği şeyde cimrilik edenler, bu cimrilikleri kendileri için bir hayır sanmasınlar. Bu onlar için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey Kıyamet gününde ateşten halka olarak onların boyunlarına dolanacaktır. Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır ve sonunda Ona döner. Allah sizin yaptıklarınızdan da hakkıyla haberdardır.”6
Zekât malın kirini temizlediği, onu koruma altına aldığı gibi bir kısım günahlardan da arındırır.
Kısaca zekâtın bilemeyeceğimiz kadar çok faydaları vardır. Vermemek ise her yönüyle felâkettir.
Dipnotlar:
1. Câmiü’s-Sağîr, 2: 408. 2. A.g.e., 4: 249. 3. Bakara Sûresi: 268. 4. Müslim, Birr: 69. 5. Bakara Sûresi: 276. 6. Âl-i İmran Sûresi: 180.
29.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|