Oruç maddeten ve mânen büyük bir eğitimdir.
On bir ay boyunca Rabbimizin sayısız nimetleriyle beslenir, yiyip içer, lezzet alırız.
Ne var ki zaman olup tokluk veya gaflet sebebiyle bu nimetlerin kadrini bilemiyor, takdir edemez hâle geliyor, şükrünü ifa edemiyoruz.
İşte tuttuğumuz oruç sayesinde kuru ekmekteki lezzeti bile daha iyi anlar hâle geliyor, Rabbimizin lutfettiği bunca nimet için Ona nasıl şükretmemiz gerektiğini daha iyi düşünüyoruz. Bundan dolayıdır ki, “Ramazanı şerifteki oruç, hakikî ve halis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır.”1
Böylece aslî vazifemize daha bir şuur ve şevkle yönelmiş oluyoruz.
Yaşamaktan maksat Allah’a kulluk değil midir? İşte kulluğu idrak ettiren önemli bir vesiledir oruç! Çünkü insan oruçluyken aç kalır, susuz kalır; âcizliğini, zayıflığını yakından hisseder. Vücudunun demirden, çelikten değil, daima çürümeye, dağılmaya müsait bir et yığınından ibaret olduğunu hatırlatarak kendi yerine Allah’a güvenip dayanmaya yöneltir.
Zaten kulluğun özü de bu değil midir? Oruç kulun âcizliğini, zayıflığını hissedip Rabbine yönelmesi, Ona yalvarıp yakarması, yolunda olmaya azmetmesinden ibarettir.
Oruçla melekleşir insan âdetâ. Melekler yiyip içmediği gibi oruçluyken insan da yiyip içmez. Melekler günah işlemedikleri gibi insan da elinden geldiğince günahlardan uzak kalmaya çalışır.
Öte yandan oruç nefsi dizginler. Cenâb-ı Hak nefse, “Ben kimim, sen kimsin?” diye sorduğunda, “Ben benim, Sen Sensin” diye ukelâca cevap vermiş. Onu Cehenneme atmış, çeşit çeşit cezalar vermiş, hangi cins cezayı çektirmişse nefis yine enaniyetinden vazgeçmemiş. Ancak aç bırakınca yola gelmiş, kulluğunu anlamış, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben de Senin âciz bir kulunum”2 demiş.
Şu bir kaç örnek bile gösteriyor ki Ramazan-ı şerifteki oruç muazzam bir kulluk eğitimidir. Çeşitli vesilelerle emirlerini yerine getirdiği Rabbine oruçluyken daha da yaklaşan kul, kıldığı namazlar, okuduğu Kur’ân’lar, verdiği zekâtlar ve yaptığı hayırlarla daha bir yaklaşır, rızasını kazanır.
Bu kulluk hâli Allah’ın o kadar hoşuna gider ki, gökteki meleklerine yerdeki bu kullarıyla iftihar eder: “Bakın ey meleklerim! Bu kullarım Benim için yemelerini, içmelerini terk ettiler, günahlardan uzaklaştılar. Ben de onları affettim”3 buyurur.
Rızaya götüren ne kadar güzel bir eğitim değil mi?
Dipnotlar:
1. Mektûbât, s. 393.
2. A.g.e.
3. İbni Mâce, Sıyam: 1.
27.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|