Orhan Bey: “Esmâü’l-Hüsna’nın ‘Allah (c.c.), Rahman...’ diye devam eden, bilinen bir sırası var. Bunun hakkında bilgi verebilir misiniz? Kim, ne zaman ve neye göre yapmış.”
Esmâü’l-Hüsnâ ile ilgili tüm bilgiler vahiy kaynaklıdır. Cenâb-ı Allah Kendi zatına mahsus güzel isimlerinden dilediklerini Kur’ân ile ve Peygamberinin (asm) diliyle haber vermiştir. Sayısı bini bulur. Allah’ın bildirmediği isimleri de vardır şüphesiz. Nitekim Allah Resûlü (asm) bir niyazında şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Sana, Zat-ı Bârî’ni isimlendirdiğin, Kitabında inzâl buyurduğun, Peygamberine tâlim buyurduğun ve ezelî ilm-i gaybında Kendin için tahsis ettiğin Esma-i Şerîfenin hepsiyle niyaz ederim.”1
Hazret-i Âişe validemiz (ra); “Allah’ım! Esma-i Hüsna’ndan bizim bildiğimiz, bilmediğimiz bütün isimlerinle Sana münâcât ederim. Büyüklerin büyüğü olan İsminle Sana niyaz ederim. Kim ki Sana bu isimlerinle duâ ederse cevap verirsin Rabb’im!” diye niyazda bulunmuştu. Bunu işiten Allah Resûlü (asm), “İsabet ettin! İsabet ettin” buyurdu.2
Cenâb-ı Hak (cc) bizim bilmemizi irade buyurduğu Esmâ-i Hüsnâ’sından bir kısmını sırf vahiy olan Kur’ân-ı Kerim’inde zikretmiş, bir kısmını ise Resûl’üne (asm) yine vahiyle bildirmiştir. Resûlullah Efendimiz (asm) Esmâ-i Hüsnâ’dan hiç olmazsa doksan dokuzunun ihsân edilmesini, yani bilinmesini, kavranmasını ve gerekleriyle amel edilmesini tavsiye buyurmuş, doksan dokuz ismi kavrayanı Cennet’le müjdelemiştir.3
Esmâü’l-Hüsna’dan doksan dokuzunu “Allah, Rahman, Rahîm...” diye bilinen sırası ile Peygamber Efendimiz (asm) bildirmiştir. Ayrıca ilk on dört isim, sırasıyla, Haşir Sûresinin 22-24 âyetlerinde geçmektedir.
***
Erdal Bey: “Peygamber Efendimiz (asm) bazen başka kabilelerin geleneksel kıyafet ve elbiselerini giyerdi. Peygamber Efendimiz (asm) Müslümanlara aynı zamanda başka milletlere benzemeye çalışmayınız diyor. Eğer kendisinin öyle yaptığı doğru ise, başka milletlere benzememek nasıl olacaktır?”
Peygamber Efendimiz (asm) cahiliye döneminden gelen örf ve geleneklerden İslâma uygun olanları almış, İslâm’a uygun olmayanları ise ya kaldırmış veya değiştirerek İslâma uygun hale getirmiştir. Giyim kuşam bunlardandır.
Fakat öte yandan elbise üretimi ve tekstilin teknik ve meslekî yanı da vardır. Hangi elbiseyi kimin ürettiğinden önce, hangi elbisenin İslâmın edep ve ahlâk kriterlerine uygun olup olmadığı önemlidir. İslâmın edep ve ahlâkına uygun düşmeyen giyim kuşamın alınmasına elbette cevaz verilmemiştir. Fakat İslâm ahlâkına uygun kıyafeti gayr-i müslim üretmişse eğer, bunu alıp giymekte bir sakınca görülmemiştir.
Bununla beraber Müslümanların güçlü olmaları ve kendi zevklerine uygun tekstili, teknolojiyi ve sanayii kurmaları elbette teşvik edilmiştir.
DUÂ
Allah’ım! Dünya musîbetlerinin çâresiz bırakan şiddetinden, belâlara karşı sabırsızlık âfetinden, günlük alışkanlıklarımızın yakıcı felâketinden, devâsız hastalıklardan, çözümsüz düğümlerden, gaflet veren sıkıntılardan Sana sığınırız! Allah’ım! Günahlar ile ruhumuz arasına bir engel olarak, kalbimize korkunu ve heybetini yerleştir! Nimetlerin ile ruhumuz arasına bir duâ ve şükür vesîlesi olarak, kalbimize hamdini ve senânı yerleştir! Bize, Cennete girdiren itaat nasip eyle, Cennete girdiren teslimiyet nasip eyle, Cennete girdiren îmân nasip eyle! Bize, rızâ yollarını aç! Bizi Cehennem ateşinden koru!
Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Dipnotlar:
1- Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/391; Tecrit Terc., 8/192. 2- Tecrit Terc. 8/192. 3- Buhârî, 8/1165; Tirmizî, Daavât, 86.
04.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|