Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Ramazan’ın bereketi



Feyiz dolu bir ayın rahmet sağanağı altında ömrü bereketlendirmenin ilk günündeyiz. Hüşyar bir kalbin emanetleri ile hazırlandık bugüne. Niyetlendik oruç/savm ibadetine.

Dün akşam kimseye randevu vermeden teravihe koştuk. Bir arada göremediğimiz mahallemizin farklı sima ve mizaçları ile omuz omuza namaza durduk.

Cami çıkışı “Allah kabul etsin” duâsı ile musafaha faslı, eski dostlarla hasret gidermenin, yeni yüzlerle ısınmanın ve muhabbet tesis etmenin çok sıcak atmosferine vesile oldu.

Sohbetini ihvanlar meclisinde devam ettirmek isteyenler, çayla birlikte Kur’ân ayının mânâsı üzerinde mütalaa kabilinden demlendirdiler huzur veren konuşmaları.

Önceden sahurun hazırlıkları yapılmıştı zaten. Manevî gıdanın bolluğuyla bu özel sezon/ay içinde maddî rızkın da bereketi kat be kat artmıştı.

Herkes, sahura kalkmak için biraz erken uyudu. Beraberce, bütün aile fertlerinin eksiksiz olduğu uyku saatinde, gafletten uyanırcasına kalkılarak mahmur gözler açıldı. Sofra kurulup, birlikte oruca niyetlenerek ve vücudun ihtiyaç dengesi göz önüne alınarak midenin hakkı verildi ikram sofrasında. Böylece, mide gün boyu dinlenmeye alındı.

Evdeki küçükler, büluğa ermemiş çocuklar “Anne ne olursun, bizi de kaldır” masumiyetinde fıtrî bir taleple oruçlu muamelesine muhatap olmak isterken, ebeveynler “Daha küçüksün” dediler, ya da sahura kaldırıp, sabah kahvaltısı gibi özel sofraya misafir ettiler.

Sahurun seher vaktinde kendine has en sakin ve rahmanîlik kokan masumiyetinde, midenin doyumuyla birlikte vücut sisteminin diğer organları da ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar. Kalbin sadefinde din-i hakkın terennümü hissedilir. İman mahallinden ulviyet fışkırmaya başlar. Muhabbet tohumları yeşerir. Gönül sofrası hep açık kalır bu ayın kalbi mutmain eden ikliminde.

Ruhun ibadet zevki artar. İnşirah bulur bütün hasseleri ile. Dem ve damara dolaşır, gufran ayının safiyete teslim ettiği bütün sırları. İbadetin ruhu olan ihlasla kelâm-ı kadime sarılır. Sabah namazı öncesi, cüzünü okur. Tatlı bir halin zihni açık tutan en verimli saatinde mânâsını kavramaya, okuduğu İlâhî mesajları hazmetmeye çalışır.

Tefekkür kapıları açılır bu defa. Düşündüğü mânâlarla haşrolur. Beyin kayıt alır akıl defterine. Ramazan, hikmeti kucaklar sahurun en lâtif ve mânen temizlenilen saatinde.

Sabah namaza durulduğunda; yer, gök her şey durmuştur o an. Duâ ayında, Kur’ân’ın nazil olduğu hususiyetle, Allah’a iltica etmenin en safi ubudiyeti yaşanır. Huzur-u İlâhîde olmanın müstesna hâli ve tasavvuru gayr-i kabil vicdanî lezzet içinde hidayetin doyumsuz hazzı ve şevki ile dolar.

Evde, cemaatle veya camiye giderek kılınan namazın artan feyzi, sevap kazandıran rahmet tecellîlerinin kutsiyetiyle, huzur-u daimîye mazhar eder.

Rızkına iş hayatı için erken gitmek isteyenler uyumadan yola koyulur, bir kısmı biraz dinlendikten sonra işe veya okula gider. Ya da evin manevî direkleri olan yaşlılar, olgunluğunu aşmış sabır ve sükûnet abideleri olarak uyumaya çekilirler.

Oruç başlamıştır artık. Sözün iktisadı, konuşma orucudur. Göz korunmuştur mahrem sınırlarda. Kulak sesin meşruiyetinde dinlemiştir hakikat incilerini. Mide temizlenmiştir biriken ağır gıdalardan ve diyet gerektiren mecburiyetlerden.

Gün ortasında ve ikindide iki defa namazın huzuru ile tazelenir cami/cemaat şuuru. Mukabelelerde, mukabil ruhlarla hemhal olunur. Zikir sarar her duyguyu, düşünceyi ve bedeni.

İftar çoktan hak edilmiştir. Heyecanla aile/dost meclisi kurulmuştur mü’min otağına, ikram sofrasına. Bismillah dendiğinde, ezanın “Allahu ekber, Allahu ekber” nidaları çınlamıştır kulağında. Nimetleri düşünüp yerken, yemek duâsı için “Âmin” diyen sese yönelir herkes. Enerjinin sürekli arttığı bu demden sonra bir rahatlama olur. Akşam namazından sonra teravihe koşan bir heyecanla tekrar cemaate karışır.

Aciz ve fakir bir kulun şuur dolu, şükür dolu, nimet dolu Ramazan ayı, herkese mübarek olsun.

24.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.09.2006) - “Elif” okuduk, “Türklük”ten mi olduk?

  (21.09.2006) - Rektörü kim zorluyor?

  (20.09.2006) - Hüküm peşin, cüzdan meşin, Batı tükenişte

  (19.09.2006) - Medeniyetler ittifakı

  (18.09.2006) - Papa ve Türkiye İslâm Akademisi

  (17.09.2006) - Buzullar erirken

  (14.09.2006) - Millî Eğitimin yeni uygulaması

  (13.09.2006) - İsmail Ağa'da ki cinayet ve sorular

  (12.09.2006) - Darbeler ve 12 Eylül

  (11.09.2006) - ÖSS ve değişen öğrenci profili

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004