Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Papa ve Türkiye İslâm Akademisi



Görebildiğim kadarıyla, haricî tepkiler ve dışlayıcı etkiler karşısında kendimizi ve değerlerimizi daha fazla sahipleniyoruz. Yumruk yedikçe, hamurumuz kavileşiyor. “Asabiyet-i milliye,” müsbet tarafından dinî ve millî hasletlerimize şuur veriyor.

Daha doğrusu, hassasiyetimize yapılan saldırı ve müdahaleler, iç dünyamızın referanslarını harekete geçiriyor. Vicdanî kodlarımıza götürüyor. Tarihle hemhal bir psikolojiye sürüklüyor. Bir öğrenme merakı ve cevap verme görevi yüklüyor.

Bu şartlarda, kaybolmuş tarih hafızasının yüz yıllık enkazı altında çıkan parçaların muhasebesini ve geçmişe ait bağını kuracak ilmî bir atmosferden de uzağız. Tarihle ve dinle kavgası olan bir anlayışın mahsulü olan günümüz Türkiye’si; Ermeni, Rum, İsrail, Papa, Avrupa’dan yükselen menfi demeçler ve Amerika-İngiliz hattındaki işgaller yüzünden silkinme ve kendi aslına rücu etme iklimi yaşıyor.

Buradan hareketle; yurtdışına giden vatandaşlarımızın daha dindar ve tarihine bağlı olarak dönmeleri gösteriyor ki, görmezden geldiğimiz imparatorluk tarihi ve şuurunun mirası olan bir ülke, iç polemiklerin kısır döngüsü ve resmî hafızanın hakikati ketm eden vaziyeti yüzünden ihmal edilmiş, öğrenilememiş.

İnsan bilmediğine düşman olunca; kültür varlıklarına, san'at estetiğine, hukuk metinlerine, İslâmî eserlere ve millet olmanın manevî dokularına yabancılaşıyor. Buna kasteden “menhus ruh”un sakatladığı bireyler olarak, kılıçtan kaleme geçmiş saldırıları, ithamları ve tarihi çarpıtan beyanları tam mânâsıyla ilim, akıl ve mantık diliyle izah edemiyoruz.

Gelinen nokta, müjdeleyici bir dönemin işaretleri. Toparlanmak üzereyiz. Üstümüzdeki ölü toprağından kurtuluyoruz. İçe dönük husumeti azaltıp, dışa dönük menfi Batıya karşı kılıç değil, kalem kuşanmanın vakti. Marifetin nuranî yansımalarını Batıya göndermeliyiz.

Batı genellemesi ile Bush, Blair, Danimarkalı karikatürist, Salman Rüştü ve en son Papa 16. Benediktus’un talihsiz ve tahrikkâr beyanlarından hareketle hop oturup hop kalkmak yerine, inandığımız güçlü hakikatleri havi İslâm güneşinin kâinatı ısıtacak doğrularını, şefkatini ve sulhunu ikna edici şekilde dünyaya duyurmalıyız.

Bu meyanda, İKÖ enformasyon bakanlarının geçen hafta yaptığı toplantı sonrasında aldığı kararlar, İslâm imajının doğru anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. İslâmî duyarlılığa uygun haber kaynakları, medyanın menfi telkinlerini kıracaktır.

Tahriklere kapılmadan, haklılığımıza hakaret katmadan dâvâmızı anlatmalıyız. Hıristiyanlarla Müslümanların yakınlaşmasını hazzetmeyen küresel ifsadın yanı sıra iki taraftan yükselen radikal unsurlara ve beyanlara karşı; hem Hıristiyanlık dünyasından, hem de İslâm dünyasından müsbet görüşleri öne çıkarmalıyız.

Menfi fikirler, sonuçta mevziidir. 1500 yıllık İslâmın mukaddesliğine ilgi ve alâkayı arttırır. Batının doğru İslâmı anlamasına vesile olur. İnternet sayesinde milyonlarca insanın İslâmı keşfetmesine ve münakaşadan çıkıp müzakereye geçmesine sebebiyet verecektir.

Batı karşısında, özelde Avrupa Birliği nezdinde İslâmın doğru verilerini ve mukni çözümlerini; ilmî perspektifte kolektif hafıza ile sunacak yüksek bir şûrâya ve onun müstakil yapılanmasına acilen ihtiyaç var. Bunun için Türkiye İslâm Akademisi kurulmalıdır.

Türkiye İslâm Akademisi; Polis, Adalet, Harp akademileri gibi özel statüde, özerk ve ilmî bir kuruluş olarak bütün tezlere, iddialara ve meraklara cevap veren bir kurum olmalıdır. Araştırma ve inceleme eksenli, TÜBİTAK gibi yapılanmalıdır.

Batıya daha organizeli, kurumsal ve süreklilik arz eden bir ciddiyetle muhatap olmanın ve cevap vermenin yolu kurum kültürüdür. Yoksa, mevsimlik tepkiler unutulur gider.

İlahiyat Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Tarih Kurumu envanterinden yararlanılarak yasal çerçevesi oluşturulabilir. İlmi objektifliğe dayalı doğru İslâmı yorumlamaya ve günümüz evrensel normlarına hitap edecek bir mahiyette iç meselelerden ayrı, medeniyetler arası uzlaşma/ittifak ve dinler arası diyalogla dünya barışına ve İslâm ülkelerinin uyanışına ciddî vesile olur.

Devlet Bakanı sayın Mehmet Aydın hocanın nazar-ı dikkatine sunulur.

18.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.09.2006) - Buzullar erirken

  (14.09.2006) - Millî Eğitimin yeni uygulaması

  (13.09.2006) - İsmail Ağa'da ki cinayet ve sorular

  (12.09.2006) - Darbeler ve 12 Eylül

  (11.09.2006) - ÖSS ve değişen öğrenci profili

  (10.09.2006) - Hayatın onarlı basamakları

  (07.09.2006) - AP raporu

  (06.09.2006) - Karışık bir durum

  (05.09.2006) - Farkı yaşamak

  (04.09.2006) - Doğu-Batı yüzleşmesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004