Papa 16. Benediktus’un, memleketi Almanya’yı ziyareti esnasında yaptığı konuşma haklı olarak bütün dünyanın tepkisini çekti. Papa konuşmasında, İslâma ve ‘Kâinatın Efendisi’ Peygamberimiz Hz. Muhammed’e apaçık ‘iftira’ atmış, kelime anlamı bile sulh/barış olan İslâmın ‘kılıç’la/zorla yayıldığını ima/iddia etmişti.
Gerçeklere taban tabana zıt bu iddialar elbette tepki topladı. Üstelik tepki gösterenler sadece ‘Müslüman’lar değil, Hıristiyan ilahiyatçı ve siyasetçileri de oldu. Papa’nın beyanını yanlış bulanların başında, Katolik ilahiyatının en önlü isimlerinden biri olan Prof. Dr. Hans Küng de vardı. Küng, Papa’nın Müslümanları ‘incittiğini’ ifade etti. (Yeni Asya, 17 Eylül 2006)
İslâm dünyası Papa’dan ‘özür’ beklerken, Papa ‘sözcüsü’ aracılığıyla ‘üzgün’ olduğunu beyan etti. Dün de ‘Pazar ayini’nde yaptığı konuşmada ‘yanlış anlaşıldığını’ söyledi. Papa açıkça özür dilemedi, ama bu açıklama ve beyanlar aslında diplomatik dille ‘özür’ mahiyetindedir. Çünkü İslâm ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) aleyhindeki sözlerin ‘dünya barışına’ bir katkısı olmayacağını en başta kendisi bilir.
Papa bu sözleri ne maksatla söylemiş olursa olsun, son tahlilde bu beyanlar İslâmın daha fazla ilgi ve alâka ile incelenmesine ve tanınmasına—inşaallah—sebep olacaktır. İslâmın aleyhinde kurulan her tuzak, neticede kuranların başında patlamıştır.
11 Eylül ‘İkiz Kule’ saldırıları da böyle değil miydi? Tuzağı kuranların maksadı, Müslümanları dünya nezdinde ‘terörist’ gibi göstermek ve onların hak ve hürriyetlerini sınırlamak idi. Ancak netice farklı oldu ve başta Amerika olmak üzere bütün dünyada İslâma duyulan ilgi kat be kat arttı. Kur’ân ve İslâm konulu kitaplar, ‘en çok satan kitaplar’ sıralamasını değiştirdi.
Papa’nın Almanya’da sarf ettiği talihsiz söz ve beyanlar da (ne maksatla söylemiş olursa olsun) İslâmın yeniden dünya gündemine gelmesine ve belki de İslâma ‘teslim’ olan Hıristiyanların sayısındaki artışlara sebep olacak.
Bu vesile ile bir noktaya daha dikkat çekmek gerekecek: ‘Tuzak’ kuranların tuzağına düşmemek için her hal ve şartta, itidal ile hareket etmek gerekir. Öfke ile kalkanın zararla oturduğu tarihen sabittir. Ölçülü ve makul tepkiye her zaman evet. Ölçüsüz ve fayda yerine zarar veren tepkilere hayır.
Bir nokta daha önemli: Papa’ya gösterilen tepkiden belki de daha fazlasını hak edenlere karşı susulması nasıl izah edilebilir? Papa’nın beyanlarını duyanlar ‘Papadır, ne dese yeridir’ diye düşünüp iftiraları dikkate bile almayabilir. Ama ‘Müslüman’ kisvesi altında; dine ve dindarlara iftira atanlara ne demeli? Gövdenin içine giren ‘kurt’ misali, Müslümanları içten içe kemirenlere karşı da dikkatli olmamız gerekmez mi? Böylelerine de, makul ve ağır başlı, ama haklı tepkileri göstermeli değil miyiz?
Mevlâm görelim neyler, neylerse güzel eyler inşallah.
18.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|