Hz. Mevlânâ Meram bağlarında namazını kılmış ve Konya’ya doğru revan olmuş. Karşısına uzun ve bembeyaz sakallı bir papaz çıkmış. Mevlânâ papazın hatırını sorduktan sonra:
-Sen mi daha yaşlısın, yoksa sakalın mı? demiş.
Papaz, hayretle cevap vermiş:
-Elbette ben sakalımdan yaşlıyım, çünkü onbeş yaşıma kadar sakalım çıkmadı, ancak o yaştan sonra sakalımı uzattım.
Mevlânâ derin derin papazın yüzüne bakarak:
-Öyle ise çok yazık demiş, zira o senden geç kaldığı halde olgunlaşmada seni geçmiş.
Bu hikâyenin fehvası, aynen Papa 16’ıncı Benediktus için de geçerli. Teni yaşlanmış, ama ne yazık ki aklı kemale ermemiş. Bırakın papa makamında olan birinin; bu yaştaki bir din adamının dahi, selefi John Paul gibi hikmet sahibi ve olgun birisi olması gerekirdi. Biz de Fransa’da Garaudy’ye destek veren Papaz Pierre gibi kendisine ‘bizim papaz’ diye hitap edebilmeliydik. Ama ne yazık! Yaşının gereği kemal ve olgunluk beklenirken yaşının muktezasına tezad tamiri zor bir toyluk göstermiştir. Bundan böyle her söylediği tartışmalı hale gelecektir. Bu nedenle olsa gerek başbakanı aracılığıyla attığı geri adım da tatminkâr olmamış ve özrü bile şimdiden tartışmalı hale gelmiştir. Danimarka Başbakanı Rasmussen’in “Karikatürlerin yayınlanmasının sorumlusu ben değilim. Ülkemizde özgür bir basın var. Üzgünüm, ama özür dileme merciinde değiim” demesine benzemiştir. Papa’nın manevraları da buna benzeyecek ve inandırıcı olmayacaktır. Zira, karikatür krizinden önce de Rasmussen dünya âlemin sahtekârlığını öğrendiği Ayan Hirsi Ali’ye İslâma hakaretten dolayı ödül vermiştir. Selefi Teslime Nesrin’e bazı Avrupalıların Sakharov ödülü vermeleri gibi. Daha sonra ne hikmetse hem Ayan Hirsi Ali’nin, hem de karikatürleri yayınlayan gazetenin kültür editörünün neoconlarla bağlantısı ortaya çıkmıştır. Editör daha önce ABD’de neoconların yanında kalıp yetişirken Ayan Hirsi Ali de Enterprise Enstitüsünün dâvetlisi olarak bu ülkeye gitmiştir. Dolayısıyla İslâm dünyasının aklından şüphe etmek, kör ve sersem olarak nitelendirmek ancak bu sığ düşüncenin sahiplerinin divaneliğini gösterir.
***
Nitekim, Papa’nın özrü şimdiden tartışılır hale gelmiştir. New York Times gazetesi meselenin kapanması ve tatlıya bağlanması için Papa’dan şartlı bir özür talep etti. ‘Deep and persuasive’ yani derin ve ikna edici bir özür. Ama özür gazetenin talep ettiği gibi derinden ve ikna edici gelmedi. Bu talepler üzerine Vatikan yasak savma kabilinden Latince, ‘Papa Müslümanları incitmiş olabilecek sözleri nedeniyle çok üzgün’ açıklamasını yaptı. Ancak Latince’den İngilizce’ye çeviri ‘Papa özür diledi mi ?’ polemiği başlattı. Üzgün kelimesini ‘sorry’ olarak çeviren ajanslar, haberi ‘Papa özür diledi’ diye verdi. Vatikan ise resmî çeviride ‘sorry’ yerine geri adım mânâsına gelen ‘regret’ kelimesini tercih etti. Yani özür dileme de açık değil, tartışmalı.
Papa’nın seçilmesi gibi icraatları da tartışmalı olarak yürüyor. Bu saatten sonra özür dilemesi de yeterli olmayacaktır. İki topluluk arasındaki ilişkileri tamir etmez. Bu ilişkiler üzerinde, Papa’nın sözlerinin gölgesi devam eder. Papalık makamını işgal ettiği sürece Müslüman ve Katolik âlemi arasında sağlıklı bir ilişki kurulamaz. Bu itibarla, iki toplumun ve onun ötesinde dünyanın selâmeti açısından görevinden feragat etmesinde veya azlinde fayda var. Bu kriz Kilise içinde de çalkantılara sebep olacaktır. Şimdiden Mısır katolikleri Papa’nın sözlerine tepki göstermişlerdir. İleride bu çatlak Kilise içinde sarsıntılara neden olabilir.
***
Maalesef Papa bugün Hitler veya neoconlarla birlikte anılmaya başlanmıştır. Bu yoktan bir yakıştırma değildir. Katolikliği kült olarak nitelendiren Amerikan dinî sağı ve neoconlar Ratzinger’in John Paul’un yerine gelmesini sitayişle karşılamışlardır. Dolayısıyla onun sözleriyle yıkıcılıkta Bin Ladin veya Eymen Zevahiri’nin sözleri arasında pek bir fark yoktur. Ratzinger baştan beri İslâmiyete karşı mesafeli dururken neoconlarla müttefik Amerikan dinî sağına ve İncilcilere yakın durmaktadır. Onların metodlarına sıcak bakıyor. Ve kendisi Engizisyon Mahkemelerinin devamı ve varisi olan bir kurumun başıydı. Velhasıl tehlikeli bir papa.
Çalkantılı dünyamızda bir bu eksikti.
18.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|