Türkiye, “AB yolunda ilerleyelim” diyenler ile, “Hayır, ilerlemeyelim” diyenlerin “bilek güreşi”ne sahne oluyor. Bu mücadelenin görünen yansıması Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesiyle ilgili açılan/ neticelenen dâvâlarda görülüyor.
Perşembe günü (21 Eylül 2006) görülen bir 301 dâvâsı (Elif Şafak hakkında açılan dâvâ) beraatle neticelenince, mahkûmiyet kararı bekleyen kişiler arbede çıkardı. Bu dâvâda beraat kararı verilmiş olması elbette “AB yolunda ilerleyen Türkiye” için önemlidir, ancak bunu yeterli görmek mümkün değil. Çünkü, TCK’nın 301. maddesi ile ilgili olarak açılan başka dâvâlar da var ve bunların nasıl neticeleneceğini bu günden kestirmek zor.
Bir kişi ya da bir dâvâya bakarak karar vermek yanıltıcı olabilir. Aslonan, bu konuda bir ‘zihniyet değişimi’ne ihtiyaç duyduğumuzdur. Bakınız, ilgili dâvâya ‘taraf’ olmak isteyen bir kitle var ve bunların tavırları, davranışları Türkiye’yi ‘ileri’ye götürmeyen yaklaşımlardır. Belki aynı şeyi onlar da, “301. madde kalksın” diyenler için düşünüyor alabilir, ama Türkiye ve dünya gerçekleri onları haklı çıkarmıyor.
Sıkıntı, ‘millet’in verdiği kararlara ‘devlet’in sahip çıkmamasından kaynaklanıyor desek abartmış mı oluruz? Millet neye karar vermiş: “Türkiye (inşaallah) daha hür ve daha demokrat olmalıdır, olacaktır.” “Bu karar nerede verilmiştir, böyle bir ‘seçim’ mi yapılmıştır?” diyenlere; bundan önce yapılan onlarca seçimi ‘delil’ olarak gösterebiliriz. Milletimiz her defasında daha hür ve daha demokrat olanları işbaşına getirerek bunu tecsil etmemiş midir? (Ya da, ‘özgürlüklere hayır’ diyenleri sandığa hapsetmemiş midir?) Milletin bu tercihini okuyamamak, en basit ifadesiyle ‘eksik’lik değil midir?
Tekrarlamakta fayda var: TCK’daki bir ya da iki maddeyi değiştirmekle meseleler hallolmuş olmaz. Türkiye’ye hakim olan ‘zihniyet’ değişmedikten sonra, hiç ilgisi olmayan maddeler de Türkiye’ye ‘ayak bağı’ olabilir. Nitekim, şu anda problem olarak önümüzde duran 301 ve benzeri maddelerin değiştirilmesi halinde, ‘yedekte bekleyen’ hangi maddelerin ‘piyasaya sürüleceği’ bile tartışılıyor. Geçmişte 163 ve benzeri maddeler Türkiye’de ‘iş’ görüyordu. İlgili maddeler kaldırıldı, ama ‘zihniyet’ değişmediği için şu ana kadar ‘uykuda’ bekleyen ‘yeni’ maddeler keşfedildi ve istendiğinde bunlar ‘iş’ görür hale geldi. Türkiye’nin yapması gereken şey; bir iki maddenin değiştirilmesi değil, topyekûn daha hür, daha demokrat ve daha özgürlükçü olma yolunda ilerlemeye ciddî karar vermek olmalıdır. Bazı maddelerin kaldırılmasının tartışıldığı bu günlerde, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kalkması için yalnızca bir iki maddenin değiştirilmesinin yetmeyeceğini hatırlatıp; yasalarda benzer sonuçlar doğurabilecek en az 14 madde olduğunu açıklamış. (Bianet.org, 21 Eylül 2006) İşte, önce ‘zihniyet’lerin değişmesi gerektiğini gösteren bir tesbit!
Dikkat çekici bir tesbit de İngiliz “Times” gazetesinden geldi. Gazete; “Bu dâvâlar, ‘Müslüman bir ülkenin asla Avrupa Birliği’ne üye olmaması gerektiğini’ söyleyenlere yaradı” demiş.
301 ve düşünce özgürlüğünü engelleyen maddeler, aynı zamanda belki de asıl Türkiye’nin AB üyeliğine engel oluyor. Bu oyun, bu tuzak bozulmalı. Bunun yolu da ‘zihniyet’in değişmesinde.
24.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|