Eğitim sistemimizin sıkıntılarını aşması yolunda ne kadar konuşsak, yazsak ve çareler arasak yeridir. Çünkü gençler ‘istikbalimizi teslim edeceğimiz kişiler’dir. 14 milyonu aşkın öğrenci ders başı yaptı, ki bu rakam, pek çok ülke nüfusundan daha fazladır. Meselâ, komşumuz Yunanistan’ın nüfusu bu rakamdan daha azdır.
“Büyük başın ağrısı da büyük olur” kaidesince, bu kadar genç nüfusu olan Türkiye’nin de eğitim sisteminin problemsiz olması düşünülemez. Asıl problem, sıkıntıları görmezden gelmek ve çare aramamaktır.
Peki, bu kadar kalabalık bir öğrenci nüfusuna sahip olan ülkemizde, istikrarlı bir eğitim sistemi olduğunu söylenebilir mi? İstisnalar olmakla birlikte, neredeyse her yıl çocuklarımıza okutulan kitaplar değişmekte ve güya yenilenmektedir. Ancak içerisindeki bilgiler de yenileniyor mu?
Bazı konulardaki ‘teknik’ düzeltmelerin yapıldığı muhakkak. Mesela, artık konşumuz Yunanistan’ı ‘denize dökmüyoruz.’ Bu yönde atılan adımlar mutlaka faydalı ve gereklidir, ancak yeterli olduğunu söyleyebilir miyiz? Kitaplardaki ‘tarih’ düzeltmeleri, sadece ‘dış dünya’ ile mi sınırlı kalıyor? Aynı düzeltmeler ‘yakın tarih bilgileri’nde de yapılıyor mu?
Kamuoyuna açıklanan bilgilere göre böyle bir düzeltme yapıldığını söylemek zor. İlköğretimde okuyan iki öğrenci velisi olmamız sebebiyle kitaplara ‘şöyle’ bir baktık ve ciddî bir yenilenme olmadığını gördük. Bu konuları araştırmak veliler olarak hepimizin görevi olmakla birlikte, eğitim sistemiyle ilgili görüş beyan eden bütün eğitim sendika ve derneklerinin de işi olmalıdır. “Çocuklarımız neler okuyor/ ders kitaplarının eksiği, fazlası nedir?” konusunda olması gereken araştırmaların yapıldığını söyleyemek mümkün değil. Hatırladığımız kadarıyla geçtiğimiz yıllarda MAZLUMDER, “din dersi” kitapları hakkında bir rapor hazırlamıştı. Tarih Vakfı da benzer bir çalışmayı “tarih” kitapları için yapmış ve alternafit kitaplar hazırlamıştı. Benzer çalışmalar yapan kuruluşlar varsa bile, bu çalışmalar yeteri kadar anlatılıp kamuoyu ve veliler bilgilendirilememiştir.
Ağırlıklı olarak öğrencilerin gündemini meşgul eden fen ve matematik gibi derslerin yanı sıra, çocuklarımızın okuduğu (meselâ 8. sınıf) kitaplar arasında yer alan “Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi” dersleri ile “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi”ne yeteri kadar ehemmiyet veriliyor mu? Örnek olması bakımından 8. sınıf ‘din dersi’ kitapı (orta boy) 128 sayfa, ‘insan hakları ders kitabı’ 160 sayfa, ‘inkılap tarihi’ ders kitabı ise 224 sayfa olduğu görülüyor. Belki merak edenler olur: Aynı sınıf öğrencilerinin matematik ders kitabı (büyük boy) 153, fen bilgisi ders kitabı da (bb) 170 sayfadan ibarettir. (Okullara göre kısmî değişiklikler olma ihtimali vardır.)
Verdiğimiz örnekler sadece sayfa sayısı itibarıyladır. Asıl önemli olan, bunların kaçar saat okutulduğu ve daha da önemlisi; neyin, nasıl okutulduğudur. Yani kitapların ‘muhtevası’ acaba ‘çağın şartlarına’ uygun mudur?
Her defasında ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşmaktan bahsedenlerin bu konularda da kafa yorması gerekmez mi? “Din dersi” kitabında (8. sınıf) 11 adet Mustafa Kemal fotoğrafı (tek ve toplu halde) kullanılırken, 2 tam sayfa da ‘okuma parçası’ başlığıyla “Konfüçyüs’ten Güzel Söz ve Öğütler” yer alıyor.
“İnkılap Tarihi” kitabında ‘doğru’ değişiklikler var. Tabiî bu kıyaslama, kendi öğrencilik yıllarımızda okullarda öğrendiğimiz bilgilerle bir karşılaştırmadır. Mesela, M.Kemal’in Samsun’a gidişi, bize öğretildiği gibi değil, daha objektif olarak öğretiliyor. Şimdiki bilgiler de tarihî belgeleri tam yansıtmıyor, ama doğruya yakın bilgiler var. Biz, ‘M.Kemal, Samsun’a gizlice gitti’ diye öğrenmiştik. Şimdi ise, M.Kemal’in “Osmanlı Hükumeti tarafından 9. Ordu Müfettişliği göreviyle görevlendirildiği” anlamındaki bilgiler öğretiliyor. (Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Yeni Çizgi Yayınları, s. 69) Bu bilgiler, son yıllarda ortaya çıkan belgelere daha yakın ‘doğru’ bilgiler. (M. Kemal’in Samsun’a gidişiyle ilgili bilgileri son olarak tarihçi/yazar Murat Bardakçı kamuoyuna açıklamıştı. Hürriyet, 22 Mayıs 2005)
Yakın/uzak tarihimiz, mutlaka belgelere uygun şekilde çocuklarımıza anlatılmalı. Uzmanlar’ın bu konuya el atmasını ve ders kitaplarındaki hataların/eksiklerin düzeltilmesini telep etmek ‘veli ve vatandaş’ olarak hakkımız...
23.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|