Üç aylarda kullukta zirve, doruk, tepe, uç noktaya ulaşan, bir aylık çetin kulluk imtihanından geçen; mânen tekâmüle giren, ruhen yükselen, kalben inkişaf edenlere ikram edilen bayrama bugün girmiş bulunuyoruz.
Diyebiliriz ki bayram oruç, teravih, fitre, hayır, hasenat, yardımlaşma, dayanışma, v.s. gibi görevleri gücümüz ölçüsünde yapabilmenin sevincini, mutluluğunu yaşamaktır.
Bayram mânen diş sıkmanın, kemer bağlamanın, soluk soluğa koşmanın bir sıçrama tahtasıdır. İnancının gereği olarak sırf Allah için açlığa, susuzluğa katlanmanın, nefsânî zevk ve arzulardan uzak kalmanın zafer neşesidir.
Bayram rıza-yı Bârî için nice zorluklara katlanabilmenin nefis bir göstergesi, fedâkârlığın, cefakârlığın bir armağanıdır.
Bayram, ebedî âlemde tadılacak sonsuz hazzın, sürûrun dünyevî peşin bir ücretidir.
Bayram arınmanın, melekleşmenin, insanlıkta yükselmenin dünyada tadılabilen en tatlı meyvelerinden biridir.
Bayram masum ruhların, temiz fıtratların, arı ve duru vicdanların Lâhûtî bir haz dünyasına dalmalarından ibarettir.
Bayram daha nice müjdelerle dolu. En önemlisi affa mazhar olmaktır. Bir hadisi şerifte belirtildiğine göre bayram sabahı Cenâb-ı Hak meleklerine şöyle seslenir: “Ey meleklerim! Benim emrimi yerine getirmek için aç, susuz kalan, geceleri uykusunu bölüp sahura kalkan, geç vakitlere kadar teravihler kılıp zahmetlere katlanan kullarım birşeyler hak ettiler mi?”
“Ettiler ya Rabbi!” “Öyleyse sizler şahit olun ki, rızam için oruç tutan, namaz kılan, zekât ve fitresini veren kullarımı ben de affeyledim. Onlardan razı oldum.”
Bir ay boyunca dünyada bulunuş gâye ve hikmetini daha iyi anlamış, nimetlerin kadrini, değerini daha yakından hissetmiş, şükretmiş, Allah’a kul olmanın şerefini daha canlı yaşamış, tadmış, âhirete bol miktarda sermaye göndermiş, maddeten ve mânen temizlenmiş, arınmış ve rıza-yı İlâhîye ermiş bir insan için bu müjdeden daha büyük bir mutluluk düşünülebilir mi?
Temiz bir sayfa açılıyor bayramla birlikte önümüze. Bu fırsatı iyi değerlendirmek, sayfayı kirletmemek, güzel şeyler yazmakla başbaşayız.
Bir ay boyunca biraz meşakkatli, fakat zevkli oruç ibadetini yerine getirmenin peşin bir ücretini bayram neşesiyle tadıyoruz. Bayram sabahı bir nevî bir aylık orucun iftarı olduğundan dolayı Peygamberimiz (asm) hurma gibi bir tatlı yedikten sonra evlerinden çıktıkları için biz de bu sünnete uymaya çalışırız.
Şahsımız, ailemiz, âlem-i İslâm ve insanlık için barış, huzur ve mutluluklara vesile olması dileklerimle bayramınızı tebrik ediyorum.
23.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|