11 ayın sultanı Ramazan ayını hayırlısıyla uğurladık ve ‘bayram’ı idrak ediyoruz. İslâm dünyası, her türlü sıkıntı ve problemlere rağmen, bayramı idrak etmenin hazzını yaşıyor.
Türkiye’de son yıllarda yanlış bir anlayış gelişti ve bayramlar ‘uzun tatil vesilesi’ yapılmaya çalışıldı. Aslında böyle bir tavrın doğru olmadığını ‘tatil’e çıkanlar da biliyor. Çünkü bayram; eş, dost ve akrabalar başta olmak üzere başka zamanlarda görüşemediğimiz, ziyaretlerine gitme imkânı bulamadığımız büyüklerimizle buluşma ve kaynaşma günleri olmalı. Aylarca kapısı çalınmadık eş, dost, komşu ve akrabalarımız varsa, onların kapılarını bu vesile ile çalmak ve hayır duâlarını almak,bayramın maksadına uygun en iyi davrarış olur.
Yayınlanan bayram mesajlarında da, bayramların ‘tatil’ olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, mesajında şöyle diyor: “Bayramların, her yıl gelip geçen sıradan tatil günü değil, insanî ve dinîi güzelliklerin birlikte yaşandığı, birlik, beraberlik, sevgi ve saygının güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı paylaşma ve dayanışma günleri olduğunu bilelim.” (AA, 22 Ekim 2006)
Siyasîlerin bayram mesajlarında da benzer ikazların yer alması, inşallah bir ‘uyanış’a sebep olur. Bayramların ‘tatil’lerle birlikte hatırlanmasından artık vazgeçilmeli.
Bayram günlerinde; hasta, fakir ve kimsesizleri de unutmamalıyız. Kapımızı çalan çocuklara küçük hediyeler vererek bu vazifemizi yaptığımızı düşünmeyelim. Asıl olan, kapımıza gelemeyecek durumda olan hasta ve yaşlıları bulundukları mekânda ziyaret edebilmek. Çocuk yuvaları, yaşlıların misafir edildiği yurtlar ile hastahaneler ziyaret konusunda ihmal edilmemeli.
Unutmamamız gereken nokta, ‘bayram’ın sadece ‘tatil’ yapabilecek maddî imkâna sahip olanların değil; herkesin hakkı olduğudur. Bayramların ‘tatil’ değil, kaynaşma ve yardımlaşma günleri olduğunu unutmayalım...
*
Mescid yoksa balkon var
Otellerde ‘mescid’ olmaması, paparazziler açısından ‘iyi bir haber’e sebep olmuş. Vatan’ın haberine göre, bayram tatili için Antalya’ya giden Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, konaklamak için ‘beş yıldızlı otel’i tercih etmiş.
Anlaşılan ‘beş yıldızlı otel’in ‘bir mescid’i yokmuş ki, bakan Coşkun, otelin balkonunda namaz kılmış. (Vatan, 22 Ekim 2006) ‘Olay’ı görüntüleyen foto muhabirlerinin haberleri, gazetelerde farklı başlıklarla yayınlandı. Bazı gazetelerdeki üslûp, sanki ‘suç üstü hali yaptık’ der gibiydi.
Balkonlarda namaz kılınmasını istemeyenler, vakit kaybetmeden otellerde ‘mescid’ açar. Otellerde mescid olmaması bir eksiklik değil mi? Otellerin Ramazan’da açtıkları ‘geçici mescid’ler lütfen kalıcı hale gelsin!
23.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|