Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Güven ve korku



Can, mal, namus güvenliği içinde korkusuz bir hayat yaşamak Cenâb-ı Hakkın kullarına ihsan ettiği en büyük nimetlerdendir.

Ancak güven içinde yaşamanın veya korkuya kapılmamanın maddî ve manevî esas ve şartları vardır. Eksik bırakılırlarsa güven kaybolur, yerini korku ve endişe alır.

Meselâ kapkaçcılığın, vurgun ve soygunculuğun; anarşi ve terörün hükmettiği bir atmosferde bunların maddî ve manevî tedbirleri alınmazsa değil azalmak daha da artar, insanlar korku içinde yaşarlar.

Elbet polisiye tedbirler alınacaktır. Ama bu yeterli değil, eğitim, özellikle manevî eğitim gereklidir. Kalp ve akıllara küçük yaşlardan itibaren manevî polis yerleştirilmediği müddetçe kötülüklerin kökünü kazımak mümkün olmaz.

Bütün güzelliklerin de, kötülüklerin de bir altyapısı vardır, manevî temellere otururlar. İnsanlar bir sebeptir; Kader programlayıcı ve belirleyicidir.

Ancak Kader bu programı, projeyi insanların niyet, tutum ve davranışlarına göre ayarlar. Açıkçası insanlar ısmarlar, sipariş verir; İlâhî Kader yaratır, uygular. İnsanlar gerek söz ve gerekse davranışlarıyla iyi şeyleri isterlerse iyi şeyleri, kötü şeyleri isterlerse kötü şeyleri verir. Ne istersek Allah onu verir bize. İyilik ekenin kötülük, kötülük ekenin de iyilik biçtiği görülmemiştir.

Kur’ân-ı Kerim Nahl Sûresinde bu değişmez kanuna dikkatlerimizi çekerken emniyet ve sükûnet içinde bulunan bir belde örneğini verir. Beldeye rızkı her taraftan bol bol gelir. Hiçbir şey eksik kalmaz. Ancak bunlar bir noktaya kadar devam eder.

Çünkü zamanla toplum o emniyet ve sükûnete, rızık ve berekete liyakat kesbetmekten uzaklaşır, nankörlük etmeye başlarlar. Ne peygambere, ne de getirdikleri hakikatlere kulak verirler. Yalanlarlar, inkâra sapar, zulmederler.

İşte o zaman işler bütün bütün değişir. Bu defa güzelliklerin yerini açlık ve korkular alır, belâ ve musibetler dört bir yandan sarmaya başlar. Âniden azap yakalayıverir.

Bu örneği veren Kur’ân sonra da insanları şöyle uyarır: “Artık Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’ın nimetlerine de şükredin—eğer yalnız Ona ibâdet ediyorsanız.”1

Evet, Allah’ı tanıyıp Ona kulluğu esas alan insanların yapacakları ilk iş helâlin geniş dairesinde kalmak ve Allah’ın ihsan ettiği nimetlere karşı şükretmek. Yoksa felâketler onları beklemektedir.

Dipnotlar: 1. Nahl Sûresi: 112-114.

18.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.10.2006) - Allah yolunda seferber olunca

  (16.10.2006) - Şeytanın zorlama gücü yok

  (15.10.2006) - Şeytanın düşmanlığı

  (14.10.2006) - “Ne mutlu gariplere!”

  (13.10.2006) - Allah dostları

  (12.10.2006) - Yüz şehit sevabı kazanmak

  (11.10.2006) - Şartlar zorlaştıkça

  (10.10.2006) - Nimete veya hikmete liyakat kesbetme

  (09.10.2006) - Yüzleri nur, içleri nur

  (08.10.2006) - Allah'ın sevdiği insanlar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004