Başbakan Erdoğan'ın dünkü âni rahatsızlığı, ister istemez akıllara bir dizi suâlin üşüşmesine sebep oldu.
Burada, rahatsızlığın türü, boyutu ve ciddiyeti kadar, rahatsızlanma anı ve o an içinde yaşananlar da dikkat çekici bulundu.
Meselâ, o paniklenme anında otomatik olarak kilitlenen arabanın camını balyozla kırarak Başbakan'ı dışarı çıkartma hali yaşanmasaydı, hadise bu derece büyütülmeyecek, Erdoğan'ın hastahaneye götürülmesi olayı gündeme "bomba gibi" düşmeyecekti.
Ne var ki, bu hadise en çarpıcı ve en etkileyici şekilde yaşandı.
Bu sebeple, medya ve kamuoyu, bir anda Erdoğan'ın sağlık durumuna kilitlendi.
Siyaset alemi ve yönetim kademesi, bir anda hastahaneye aktı.
Aynı anda, henüz suyüzüne çıkmayan daha başka gelişmeler de oldu: Meselâ, siyasetin geleceği, yaklaşan seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konular çeşitli mahfillerde tartışılmaya başlandı.
* * *
"Canım, büyütülecek ne var bunda? Alt tarafı bir 'şeker–tansiyon' meselesi" diyerek, meseleyi basit görenler de var şüphesiz.
Temenni ederiz ki, Başbakan'ın hastahanelik durumu, küçük ve basit rahatsızlıklar sebebiyle olmuş olsun. Ayrıca, kendisine âcil şifâlar dileğinde bulunuyoruz.
Bununla beraber, bu hadisenin medyada, siyaset zeminlerinde ve kamuoyunda günlerce, belki haftalarca konuşulacağını ve tartışılacağını da biliyoruz.
Bu sebeple, kendi zâviyemizden gördüğümüz fotoğrafın bazı karelerini sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
1) Yapılan ilk açıklamalara göre, Başbakan Erdoğan'ın son günlerde yaşadığı "yoğun tempo"ya dayanamayarak, tansiyon ve kan şekerinin de düşmesiyle rahatsızlandığı ifade edildi.
Eğer şimdiki durum böyle ise, gelecek günlerdeki durum çok daha vahim olacak demektir. Zira, asıl "yoğun tempo" bundan sonra yaşanacak. Üstelik, bu yoğunluk en az bir yıl sürecek. Çünkü, şu son bir yıllık süre içinde, hem Cumhurbaşkanlığı seçimi var, hem de genel seçimler yapılacak.
Buna göre, hâsıl olan kanaat şudur: Başbakan Erdoğan'ın sağlığı, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki gerilim atmosferinde mukavemet gösterse bile, genel seçimlerdeki "yoğun tempo"ya katlanmaya elverişli görünmüyor.
2) Bazı bünyeler vardır ki, görünürde çok sağlıklı zannedildiği halde, aslında dayanıksız olurlar. Eski bir futbolcu olan Erdoğan, fiziğiyle hayli sağlıklı ve dinamik görünse de, işin aslının öyle olmadığı anlaşılıyor. Kendini daha fazla yormaması ve zorlamaması gerekiyor.
3) Ülkeyi idare siyaseti, sağlam adamı dahi çok yorar ve yıpratır.
Nitekim, sağlıklı bir bünyeye sahip olan Özal, siyasete girdikten sonra kalbi teklemeye başladı. Mecburen ameliyat oldu. Çankaya'ya çıktıktan sonra da ülkeyi yönetmekten vazgeçmemesi, onu büsbütün yorgun ve halsiz düşürdü.
Ülkeyi idare eden siyasetçilerin sağlıklarına çok dikkat etmesi gerekir. Zira, ani sağlık vukuatları, hemen her alanda şok gelişmelere de sebebiyet veriyor.
4) Sağlık sorunları aleniyete dökülen Erdoğan'ın bir dönem daha Başbakanlık yapma düşüncesinde olacağını bundan sonra hiç zannetmiyoruz. Onun bundan sonraki siyasî konumunu Çankaya'ya göre ayarlayacağını, şimdi daha kuvvetlice tahmin ediyoruz. Zira, Köşk'teki hayat, Başbakanlıktakine göre daha sakin ve çok daha rahattır.
Başbakan Erdoğan'a tekrar hayırlı şifâlar dileğinde bulunarak yazımızı noktalıyoruz.
Günün Tarihi
Dünyayı aydınlatan kâşif: EDİSON
18 Ekim 1931: Amerikalı kâşif Thomas Alva Edison öldü.
Edison, elektrik ampulü, gramofon ve film gösterme makinesi başta olmak üzere, binin üzerinde buluşun sahibi ya da geliştiricisi olarak biliniyor.
Kısa biyografisi
Büyük kâşif Thomas Edison, 1847’de Amerika’nın Ohio eyaletinde doğdu.
İlköğrenimine başladıktan yaklaşık üç ay sonra, zekâ melekesinin yavaşlığı sebebiyle okuldan uzaklaştırıldı. Ailesinin yardımıyla, üç yıl kadar özel bir öğretmen tarafından eğitildi. 10 yaşına geldiğinde, içinde uyanan müthiş bir merak saikasıyla kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi.
On iki yaşında trende gazete satmaya başladı. Ardından, evdeki laboratuvarını trenin yük vagonuna taşıyarak, çalışmalarını burada sürdürdü.
1868'de Boston'da kendine atölye kurdu ve aynı yıl geliştirdiği elektrikli bir oy kayıt makinasının patentini aldı. Bu cihaz bir hayli ilgi topladı, ama kimse tarafından satın alınmadı.
Sermayesini tüketen Edison, Boston'dan ayrılarak New York'a yerleşti. Burada bir arkadaşı ile birlikte mühendislik şirketini kurdu ve geliştirip sattığı patentlerle kısa sürede mühim bir servet edindi.
Kazandığı servetle bir araştırma laboratuvarı kurdu ve bütün zamanını yeni buluşlar yapmaya yönelik çalışmalara ayırdı.
Edison, 1876'dan itibaren yaptığı yeni keşifler ve geliştirdiği teknik cihazlarla, kendi ülkesi Amerika ve hatta Avrupa'da bir ilgi odağı haline geldi.
Edison'un en çok zaman ve emek sarf ettiği buluşu ise, hiç şüphesiz elektrik ampülü oldu. Bu eserini, 21 Ekim 1879'da halka tanıttı. Yaklaşık üç yıl sonra da New York sokakları bu lambalarla aydınlanmaya başladı.
Edison, hayatının son demine kadar mesleğiyle uğraşarak yeni yeni keşiflerden bulunmaya devam etti.
İki kez evlenen ve altı çocuk sahibi olan Edison, 1931 yılında New Jersey’de hayata vedâ eyledi.
18.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|