Çeşitli vesilelerle hatırlattığımız gibi, Nurs köyündeki "Bediüzzaman Külliyesi"ni inşa hizmeti bütün hızıyla devam ediyor.
İmkânlar hayli zorlanarak da olsa, külliyenin kaba inşaatı bitme noktasına yaklaşmış durumda.
Ne var ki, en az kaba inşaat kadar da, binanın ince işleriyle uğraşmak gerekir.
Nurs'lu abilerimiz, kardeşlerimiz, mecburiyet tahtında bu işe giriştiler. Ancak, maddî imkânlarının yetersizliği sebebiyle bir hayli zorlanmış durumdalar.
Mecburiyetin en mühim sebebi şudur: Eskiden Nurs köyünde ziyaretçi/misafir olarak, senede ancak 50–100 kişi gelirdi. Bunlar da, hiçbir zorluk çekilmeden ağırlanır ve uğurlanırdı.
Şimdi ise, eskisinden çok farklı bir durum söz konusu. Bilhassa son 8–10 yıldır ziyaretçi trafiği alabildiğine ziyadeleşmiş bulunuyor. Eskiden yılda 50–100 kişiye mukabil, şimdi köye günde 100–200 ziyaretçi gelebiliyor.
Türkiye'nin, hatta dünyanın her yerinden gelen bu aziz misafirlerin, bir şekilde ağırlanması, rahat ettirilmesi, istirahat ettirilmesi gerekiyor. Bilhassa uzaktan gelenlerin buna şiddetle ihtiyacı var. Geldiği gün içinde dönemiyorlar. Bunların en az bir–iki gün misafir edilmesi, dinlendirilmesi icap ediyor. (Düşünün, tâ Kanada'dan ilim adamları geliyor, tâ Mekke–i Mükerreme'den "seyyidler cemaati" geliyor Nurs'a.)
Bir kısım misafirler de aile efradıyla birlikte gelip Nurs'u ziyaret ediyor ve birkaç gün köyde kalmayı arzu ediyor.
İşte, gereken tüm bu hizmetlerin yapılmasına ve lüzumlu ihtiyaçların karşılanmasına, Nursluların kendi evleri ve imkânları kâfi gelmiyor.
Kaldı ki, bir kısım misafirler, zaten hayvan beslenen, altı ahır olduğu için haliyle tezek kokan evlerde rahat edemiyor.
Nurslu ağabeylerimiz ise, giderek artan misafirhane ihtiyacını karşılamak için kolları sıvadılar ve bilmecburiye külliye inşasına giriştiler. Tâ ki, misafirlerini rahat ettirebilsinler.
Nurslular, hakikaten çok misafirperverdir. Hepsi de misafirlerine evlerinin kapısını ardına kadar açıyorlar. Ancak, uzaktan oraya giden misafirlerin çoğu, evlerden ziyade, dayalı döşeli, su, abdest ve sair ihtiyaçlarını rahatça karşılayabilecekleri misafirhanelerde kalmayı tercih ediyorlar.
İşte, bilhassa bu sebepledir ki, Nurs köyünde ikinci bir misafirhaneye ihtiyaç hasıl olmuştur.
Şimdi inşa halindeki külliyenin önemli bir bölümü misafirhane olarak tanzim ediliyor. Diğer üniteleri ise, cami, dershane, sohbet odası, Kur'ân kursu, abdesthane, gasilhane, vs...
Bu meseleyi tekrar gündeme getirmede ve dikkat nazarlarına sunmadaki maksadımız şudur: Mübarek Nurs köyü, artık sadece Nursluların değil, hepimizindir. Oraya her bakımdan sahip çıkmak durumundayız. Zaten onlar da bunu söylüyor ve bu şekilde Nur kardeşleri tarafından sahiplenilmesini istiyorlar.
Düşündük ki, şu mübarek Ramazan–ı Şerif ayı, hayır–hasenat mevsimidir. Yardımların büyük sevapla mukabele gördüğü semeredar günlerdir.
Dolayısıyla, imkânı olanları yeniden Nurs'taki "Bediüzzaman Külliyesi"ne yardım etmeye çağırıyoruz. Bu yardım miktarı ne kadar artar ve hızlanırsa, inşaatın bitmesi de o nisbette kolay ve çabuk olur.
Gelin, iki yıldır fedakârane koşturan Nurslu ağabeylerimizi daha fazla sıkıntıda bırakmayalım, onlara maddî manevî destek olalım.
Cenâb–ı Hak, yapacağınız yardımları kabul ve makbul eylesin.
NOTLAR
1) Mustafa Sungur Ağabey, bir önceki yazımızı okuduktan sonra, bizlere ve yardımda bulunanlara çok duâlar etti.
2) Söz konusu cami ve külliye için kurulan yardım derneği adına açılan banka hesabı aşağıdaki gibidir.
Ziraat Bankası Hizan Şubesi
Hesap no: 4450 6210–5001
Daha teferruatlı malûmat için, ayrıca şu telefon numarasını da arayabilirsiniz:
Hikmet Okur: 0535 768 27 72
Günün Tarihi
Rusya'nın silâh ve para yardımı
9 Ekim 1920: İlk partisi 8 Eylül’de Erzurum’da teslim alınan Rus savaş yardımının ikinci bölümü olan bir milyon adet altın ruble, Trabzon’dan Erzurum’a nakledildi.
Birinci Dünya Savaşında Türkiye’nin karşısındaki cephede yer alan ve Osmanlı’ya en ağır zayiatı verdiren Rusya, İngiltere’ye olan muhalefetinden dolayı, İstiklâl Harbi süresince Türkiye’ye yardım etti.
Diplomatik yoldan sağlanan bu yardımlar için en büyük emek sarf edenlerin başında ise—garip bir rastlantı eseri—22 yıl sonra bugün vefât eden Sinop mebusu Dr. Rıza Nur gelir.
Rıza Nur, o tarihte Moskova'ya gitmiş ve devlet başkanı J. Stalin'le bizzat görüşmüştü.
Hatıralarında Enver Paşa ile de görüştüğünü belirten Rıza Nur, Stalin'in İngiltere'nin Anadolu'yu işgal eylemlerinden çok rahatsız ve çok da tedirgin olduğunu ifade ediyor.
* * *
Birinci Dünya Savaşının baş aktörlerinden biri İngiltere ise, diğeri ise hiç şüphesiz Rusya idi.
Ancak Rusya, 1917 Ekim'inde kendi içinde patlak veren Bolşevik Devrimi sebebiyle, elini savaştan çekmek durumunda kaldı. Özellikle savaşın son bir–iki yılında Osmanlı ile çatışmama ve hatta ateşkes kararı alma cihetini tercih etti.
İngiltere ise, Rusya'nın Osmanlı ile savaşmayı bırakmasını bir türlü hazmedemiyordu. Sonunda bu iki düşman blok karşı karşıya geldi.
İngilizler, diğer Avrupa topluluklarını saflarına çekerek, İstanbul başta olmak üzere bütün Anadolu'yu işgale yöneldi. Sevr Antlaşmasıyla Osmanlı topraklarını parsellemeye başladı. Ancak, Anadolu'da gelişen Millî Kuvvetler bu istilâya razı olmayarak, şiddetle karşı koydu.
İşte, tam da bu safhada Rusya devreye girdi ve Türkiye'ye her türlü yardımda bulunacağı sinyallerini verdi.
Yardımlar, gerek para ve gerekse silâh olarak kademeli bir şekilde Moskova'dan Anadolu'ya sevk edildi.
Bu yardımlar, Yunan istilâsı ve İngiliz işgali karşısında, Millî Kuvvetler için büyük bir dayanma gücü sağladı.
09.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|