Bilerek ya da bilmeyerek Türkiye’nin daha hür ve daha demokrat olmasına engel olanlar ya da olmak isteyenlere destek çıkanlar; bir anlamda ‘suç üstü’ yakalanınca, suçu başkalarına atma telâşına düştüler.
Türkiye’nin ‘hal ve gidiş’ine bakanlar, tarihten yeterince ders alınmadığını ve benzer oyunların/filmlerin zaman zaman tekrarlandığını bilirler. Meselâ, her ihtilâl öncesi mutlaka ‘normal olmayan olaylar’ yaşanır ve ihtilâlciler gelip ülkeyi ‘kurtarır!’ Arkasından da ihtilâlcilerin ‘itiraf’ları gelir: 12 Eylül ihtilâlini yapmak için bir yıl beklediklerini itiraf eden, dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel olmuştur. Org. Demirel, 5 Temmuz 1987 tarihli Milliyet’te yayınlanan röportajında, “Hep konuşuyorduk. 12 Eylül’ün geç yapıldığına inanıyorum. Arkadaşlarımızın çoğu, ‘Tam olgunlaşsın, millet tarafından tamamen tasvip edilsin’ dediler. Bana kalsaydı, en az bir yıl önceden yapardım. Bir yıl çok kan aktı” demiştir.
Bu gerçekleri bilenler, sahnelenmek istenen yeni oyunları bilmeli ve ‘Biz bu filmi daha önce de görmüştük’ demeli. Nitekim, son aylardaki sun’î gerginliğin de yeni ‘tuzak’lara zemin hazırlamak için yapıldığı büyük ölçüde görüldü. Bunların dile getirilmesi ve “Yeni 28 Şubat’lar mı hazırlanıyor?” soruları nedense bazılarını rahatsız etmiş.
Bu rahatsızlığını dile getiren bir yazar şöyle demiş: “Son günlerde, malûm çevrelerde yeniden bir ‘28 Şubat mı istiyorsunuz’ yaygarası başladı. Aslında yeni bir 28 Şubat’ı isteyen falan yok. Ama o çevreler, hükümete yönelik eleştirileri engellemek için bu suçlamayı kullanıyorlar. Okul kitaplarındaki zırtapozlukları gündeme getiriyorsunuz, malûm çevreden anında top atışları başlıyor: ‘Yeniden 28 Şubat’ı canlandırmak istiyorlar.’ Dibinde Trabzon’un en büyük camisi olan hastahanede, Cuma namazı kisvesi altında patoloji laboratuvarının, kan bankasının, acil servise geçişin bulunduğu koridorun işgal edilmesinin yanlışlığını gündeme getiriyorsunuz... Aldığınız cevap aynı. ‘28 Şubat’ı mı istiyorsunuz?’ Kurân kurslarındaki başıbozukluğu, imam hatip okulları üzerinde oynanan oyunları incelemeye alıyorsunuz, makul açıklamalar getirmek yerine hemen 28 Şubat bahanesi önünüze konuyor. Ama artık bunu yutmuyoruz.” (Ertuğrul Özkök, Hürriyet, 7 Ekim 2006)
Bir ‘yaygara’ başlatıldığı ve bunun ‘yutulmadığı’ ortada. Ama yaygara, “Yeni bir 28 Şubat mı isteniyor/ planlanıyor?” diye sorulması değil; “irtica hortladı, Türkiye elden gidiyor/ gidecek” diyenlerin yaygarasıdır. Aynı şekilde, bir ‘yutmama’ hadisesi de yaşanıyor; ama o da eskiden izlenen filmleri ve sahnelenen ‘oyun’ları başka isimler ve vasıtalarla sahnelenmek istenmesinin yutulmamasıdır! Yani bugün itibarıyla kamuoyu ve pek çok ‘aydın’ın ‘yutmadığı’ şey ‘irtica’ yaygarasıdır. Yarın ne olur bilinmez, ama ‘aydın’ların sahnelenmek istenen oyuna karşı uyanık olduğu görülüyor. İnşallah bu uyanıklık devam eder ve kurulmak istenen ‘tuzak’lara, tuzak kuranlar düşer.
Hem söyler misiniz, okul kitaplarındaki hangi ‘zırtapozluk’ları gündeme getirdiniz? (Gerçekleri çarpıtarak verdiğiniz konular ‘uzmanlarca’ ayrıca tartışılır.) Nasıl oluyor da hep ‘din ile ilgili konular’ sizce ‘zırtapozluk’ oluyor? Aynı kitaplarda yer alan başka konulardaki ‘zirtapoz’lukları neden ve niçin hiç görmezsiniz?
Trabzon’daki hadise ile ilgili olarak, “cuma namazı kisvesi” tabiri çok mu şık? Namaz kılanları, ‘koridor işgalcisi’ olarak görmek ve göstermek neyin nesi? Sadece bu yaklaşım bile bu tavırların yanlış olduğunu göstermez mi? Hem, imam hatip liselerinde oynanan oyun tabirinden maksat nedir? İHL mezunlarına yapılan yüzde yüz haksızlığı gündeme getirmek ve buna bir çare bulunmasını istemek mi ‘oyun’dur? Yoksa, ÖSS’de birinci oldukları halde İHL mezunlarının önünü tıkamak, ufkunu karartmak ya da böyle yapanlara destek vermek mi ‘oyun’dur?
Sizi gidi 28 Şubat’çılar sizi!
08.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|