Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Meryem TORTUK

Nostalji



Umutların bittiği yalnızlıklar bilirim. Acıyla kanayan yüreğimin, umut yolculuklarına çıktığı geceler ve yine seherlerin çiğ kokulu sabahlarına düşen yalnızlıklar… Sevgilere sünger çekilen acılarda kıvranır yüreğim. Susuzluktan çatlamış topraklar gibi, bir tebessümlük içten sevgiye hasret kurak iklimlerde dolanırım.

Her gün binlerce maske toplarım yüzlerden. Herkes için ayrı maskeler, bu A şahsına ait, bu B şahsına ait ve bu da sokak maskesi. Sonra fark ettirmeden bir bir indiririm yüzlerdeki maskeleri, görürüm yüzlerini. Güvensiz, tedirgin yürekler. 21. yy’ın çağdaş ve modern ruhlarının mağara aydınlığındaki rutubet kokulu korkularını. Soldurmuşlar umutlarını. Kim soldurmuş umutları? Neden soldurmuşlar? Her gün kaldırımlardan binlerce solgun umut devşiririm. Her bakışta bir maskenin rengini görürüm. Sanki sevinçlere ve katıksız sevgilere gölge düşürmüşler. Küçük kederlere boğulmuş insanlar yürür caddeler boyu.

Oysa ben, şakıyan kuş cıvıltılarının arasına salâvat-ı şerife terennümlerinin karıştığı evlerde büyüdüm. Kapılarını ve kalplerini ulvî sevgilerle açan insanların ikliminde yeşerdim. Toprak kokuları, ağaç kokuları, çimen kokuları, kır kokuları, çiçek kokuları, sevinçle sevgiyle coşan arılar ve kelebekler arasında katıksız sevmeyi öğrendim. Allah korkusundan yücelen başlar ve kalpler vardı. Onlar aydınlıklarıyla gittiler. Küçük kederlerde boğulmadılar, çünkü en büyüğü tanıdılar.

Mehtabın kuşattığı akşamlarda, sabaha dek, sıcak, koyu, içten dost sohbetleri için birkaç saatlik yoldan yaya gelen insanlar bilirim. Zihnimin bir köşesinde hasretle yad ettiğim koyu sohbetli, bol yıldızlı yaz akşamları…

Dışarının soğuk ve karlı havasına inat, içeride çıtır çıtır yanan sobaların ve sevgiyle gülümseyen kalplerin ısıttığı sıcacık kış günleri ve geceleri… Bütün çocukların birdir bir, köşe kapmaca oynadığı, büyüklerin ise dost meclisinde yüreklerini paylaştığı sımsıcak geceler. Dışarıda lapa lapa kar yağarken, sobaların üstünde patlayan mısırlar.

Çocukların ninelerinin veya dedelerinin kucağında masallar dinlediği yıllardan kalma eski bir hatıra işte.

Zaman zaman yüreğimi yoklar hatıralar. Kimi can yakar, kimileriyse yeni umutlar serpiştirir. Hayat gürül gürül akan bir nehir ve ben onun içinde bir su damlası. Hepimiz öyle değil miyiz?

07.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.09.2006) - İncelikler yüzünden

  (16.09.2006) - Eylül düştü toprağa

  (07.09.2006) - Hayat okumaları-II

  (31.08.2006) - Hayat okumaları- 1

  (22.10.2005) - Yeni başlangıçlara

  (13.08.2005) - Kanser

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004