Umutların bittiği yalnızlıklar bilirim. Acıyla kanayan yüreğimin, umut yolculuklarına çıktığı geceler ve yine seherlerin çiğ kokulu sabahlarına düşen yalnızlıklar… Sevgilere sünger çekilen acılarda kıvranır yüreğim. Susuzluktan çatlamış topraklar gibi, bir tebessümlük içten sevgiye hasret kurak iklimlerde dolanırım.
Her gün binlerce maske toplarım yüzlerden. Herkes için ayrı maskeler, bu A şahsına ait, bu B şahsına ait ve bu da sokak maskesi. Sonra fark ettirmeden bir bir indiririm yüzlerdeki maskeleri, görürüm yüzlerini. Güvensiz, tedirgin yürekler. 21. yy’ın çağdaş ve modern ruhlarının mağara aydınlığındaki rutubet kokulu korkularını. Soldurmuşlar umutlarını. Kim soldurmuş umutları? Neden soldurmuşlar? Her gün kaldırımlardan binlerce solgun umut devşiririm. Her bakışta bir maskenin rengini görürüm. Sanki sevinçlere ve katıksız sevgilere gölge düşürmüşler. Küçük kederlere boğulmuş insanlar yürür caddeler boyu.
Oysa ben, şakıyan kuş cıvıltılarının arasına salâvat-ı şerife terennümlerinin karıştığı evlerde büyüdüm. Kapılarını ve kalplerini ulvî sevgilerle açan insanların ikliminde yeşerdim. Toprak kokuları, ağaç kokuları, çimen kokuları, kır kokuları, çiçek kokuları, sevinçle sevgiyle coşan arılar ve kelebekler arasında katıksız sevmeyi öğrendim. Allah korkusundan yücelen başlar ve kalpler vardı. Onlar aydınlıklarıyla gittiler. Küçük kederlerde boğulmadılar, çünkü en büyüğü tanıdılar.
Mehtabın kuşattığı akşamlarda, sabaha dek, sıcak, koyu, içten dost sohbetleri için birkaç saatlik yoldan yaya gelen insanlar bilirim. Zihnimin bir köşesinde hasretle yad ettiğim koyu sohbetli, bol yıldızlı yaz akşamları…
Dışarının soğuk ve karlı havasına inat, içeride çıtır çıtır yanan sobaların ve sevgiyle gülümseyen kalplerin ısıttığı sıcacık kış günleri ve geceleri… Bütün çocukların birdir bir, köşe kapmaca oynadığı, büyüklerin ise dost meclisinde yüreklerini paylaştığı sımsıcak geceler. Dışarıda lapa lapa kar yağarken, sobaların üstünde patlayan mısırlar.
Çocukların ninelerinin veya dedelerinin kucağında masallar dinlediği yıllardan kalma eski bir hatıra işte.
Zaman zaman yüreğimi yoklar hatıralar. Kimi can yakar, kimileriyse yeni umutlar serpiştirir. Hayat gürül gürül akan bir nehir ve ben onun içinde bir su damlası. Hepimiz öyle değil miyiz?
07.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|