Allah Resûlü (asm), zamanında yaşamadıkları halde “Kardeşlerim” diye nitelendirdiği bir kısım kimseleri görmeyi, ikram ve iltifatta bulunmayı canla başla, iştiyakla arzu eder ve birgün buyururlar ki: “Kardeşlerime kavuşmayı arzuladım.”
Sahabe sorar: “Ya Resûlallah, biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
“Hayır,” der Allah Resûlü (asm). “Sizler benim Ashabım (arkadaşlarım) ve kardeşlerimsiniz. Kardeşlerim ise benden sonra gelip beni görmedikleri halde bana inanan; sevimli, ünsiyet edilebilen, cana yakın; değeri yüksek, makamı büyük kimselerdir.”
Başka bir gün de Allah Resûlü (asm), onlardan bahsederek Hz. Ebû Bekir’e hitaben, “Ey Ebû Bekir, onlar senin beni sevdiğini öğrenmiş ve bundan dolayı da seni sevmektedirler. Böyle bir topluluğu sevmek istemez misin? Allah’ın sevdiği kimseleri sen de sev”1 buyurmuşlardır.
Allah’ın sevgisine mazhar olmuş bu insanlar hiç şüphesiz asırlar sonra gelecek de olsalar Allah Resûlünün iltifatlarına mazhar olacaklardı.
Aynı zamanda üstün özellikleri ve hizmetleri sebebiyle Kevser havuzunun başında karşılamak ister onları Allah Resûlü (asm). Buyururlar ki: “Havuza yönelip bana doğru gelen kardeşlerimi görsem de içi içecek dolu kâselerle onları karşılasam, Cennete girmeden önce onlara havuzumdan içirsem.”
Yine Sahabe sorar: “Ya Resulallah, biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
Kâinatın Efendisi (asm) buyururlar: “Sizler benim arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim ise beni görmedikleri halde bana inanan; sevimli, ünsiyet edilebilen, cana yakın; değeri yüksek, makamı büyük insanlardır.”
Sonra da şunu ekler Allah Resûlü (asm): “Ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman eden o kardeşlerimle gözlerimin aydınlanmasını istedim.”2
Bir başka gün de Bâkî Kabristanını ziyaret etmişlerdi Kâinatın Efendisi (asm). Kabristandakileri selâmlayıp seslenirken yine kardeşlerinden söz etmiş, onları çok özlediğini, göresi geldiğini belirtmiş, yanındaki Sahabîlerinin soruları üzerine de, “Onlar henüz gelmiş değil, gelecekler” buyurmuşlardı.
Asırları kuşatan nazarıyla meziyetleri ve hizmetleri büyüklüğü sebebiyle bu nadide insanları hemen ferk eden Allah Resûlü (asm) onlardan bu derece önemle söz etmişti.
Peki, kimdir Allah Resûlünün (a.s.m.) göresi gelecek kadar özlediği, iştiyakla havuzunun başında beklediği, Allah’ın sevgisini kazanmış bu insanlar? Özellikleri nelerdir? Ne gibi vasıflara sahiplerdir ki Kâinatın Efendisi onlara bu derece ilgi ve sevgi duymaktadır?
Bir sonraki makalemizde de bunun üzerinde duralım.
Dipnotlar:
1. Ramuzü’l-Ehadis, s. 461 (H. no: 5719).
2. A.g.e., s. 361 (H. no: 4460).
07.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|